DUYURULAR

Metin MERCAN TÜM ŞİİRLERİM Şiiri

Facebook'ta Paylaş! Twitter'da Paylaş! Sık Kullanılanlara Ekle!
Harf Boyutu Küçült Harf Boyutu Normal Harf Boyutu Büyüt
Puanınız kaydedildi.
Teşekkür ederiz.
0,0
0
Şiire puan verin!

Metin MERCAN (şairpolis)

TÜM ŞİİRLERİM





BOŞUNA


Aşkına dilenci değilim senin
Dönüp de geriye baksan boşuna
Bir gurur taşırım inanması zor
Dünyayı uğruma yaksan boşuna


Yüzümü çevirdim önüm değilsin
Rotamı döndürdüm yönüm değilsin
Sensiz de yaşarım sonum değilsin
Her gün aşk acısı çeksen boşuna


Ruhunum diyerek dursan canımda
Sen dolaşsan katre katre kanımda
Cenup Şimal Şark Garp dört bir yanımda
Aşk ırmağı olup aksan boşuna


Nedamet içinde gönlüme girsen
Yoluma çıkıp da kolunu gersen
Binlerce çiçeğin sırrına ersen
Misk-i amber gibi koksan boşuna


Bilinsin hıncımın sana kastı ne
Taparmıyım sandın çirkin büstüne
Aşkın oklarını kalbim üstüne
Bin defa üst üste çaksan boşuna


Umutsuzluk doldur avuçlarına
Af tecelli etmez ki suçlarına
Tüm yıldızları bir bir saçlarına
Pırlanta ederek taksan boşuna


Bana zulüm düşsün sana da sefa
Sensiz çok güzeldir yaşanan cefa
On değil yüz değil binlerce defa
Sevginle karşıma çıksan boşuna


Aklın başına gelir yalnız kalınca
Yıllar geri dönmez pişman olunca
Ruh tene küsüp de zaman dolunca
Ecel duvarını yıksan boşuna





GİDİYORSUN HA


Bir akşam üzeri geldiğin gibi
Tekrardan yan çizip gidiyorsun ha
Veda etmeden bir el sallamadan
Rüzgar gibi tozup gidiyorsun ha


Kafana koyduğun o kararınla
Faydan mı dokundu bir yararınla
Kalbime açtığın şu zararınla
Ebediyen üzüp gidiyorsun ha


Taşlaşmış kalbine zulmü katarak
Bu aşkı gönlünden silip atarak
Kaşlarını bana karşı çatarak
Sebepsizce kızıp gidiyorsun ha


Zehrinle suladın aşk güllerimi
Uzanıp tuttun mu hiç ellerimi
Uğruna kurduğum hayallerimi
Darma dağın bozup gidiyorsun ha


Dertsiz başıma bin bela sarıp da
Kalleşlik merminle kalpten vurup da
Kalemini yargıç gibi kırıp da
Ecelimi yazıp gidiyorsun ha


Ruhumu kopardın yetmedi yine
İhanet doluymuş sendeki sine
Sevgi tutmayan o zalim kalbine
Mezarımı kazıp gidiyorsun ha










SENİN YÜZÜNDEN


Yüzünde beliren sahte gülüşe
Yanıp kalıyorsam senin yüzünden
Gerçeği olmayan yalancı düşe
Kanıp dalıyorsam senin yüzünden


Sevgini unutup yaktın şerine
Bir acı bıraktın kalpte derine
Kara bulut olup yağmur yerine
Nefret doluyorsam senin yüzünden


Dönülmez yollara koydum içimi
Ayrılık diyerek yaptım seçimi
Kışlara benzeyen beyaz saçımı
Hırsla yoluyorsam senin yüzünden


Var mı bu alemde benden tasalı
Günlerce dinledim senden masalı
Hazanı yaşayan yaprak misali
Her gün soluyorsam senin yüzünden


Derdi ben avuttum sen neşelerde
Medet arıyorum boş şişelerde
Mekan sayılmayan dip köşelerde
Sızıp kalıyorsam senin yüzünden


Sayende karardı dünyam zifiri
Yaptığını yapmaz elin kafiri
Kalbime davetsiz o misafiri
Kızıp alıyorsam senin yüzünden


Kalleş lakabıyla kavuştun üne
Neden inanmıyorsun yaşanan düne
Tüm şiirlerimi suyun üstüne
Yazıp salıyorsam senin yüzünden












GEL


Karanlığı yırtan acı çağrımı
Duy da başkasına inanmadan gel
Sana hasret sana susuz bağrımı
Sivri tırnağımla yoldurmadan gel


Kabuslarım büyür şimdi art arda
Geceler çıldırdı düşler firarda
Susma ne olursun dur bir kararda
Elleri karşımda güldürmeden gel


Sensiz zor geliyor yaşamın tümü
Kurtuluş yaptırma bana ölümü
Senin için açan gonca gülümü
Dalında unutup soldurmadan gel


Gönlüm başkasına aşkı yasaklar
Yüreğim sevgini içinde saklar
Bir bir saçlarıma düşerken aklar
Beyazlar başıma doldurmadan gel


Gelişin olur en büyük hediye
Daha ne beklersin gülüm ne diye
Vuslat ateşiyle dönüp deliye
Mecnunlar yolunu buldurmadan gel


Kendini aratma mey şişesinde
Gözüm yok dünyanın şuh neşesinde
Düşüp kalırsam bir han köşesinde
Cenazemi eller kaldırmadan gel








İNANMAM


Bir değil, bin değil beklediğim gün
Geliyorum desen artık inanmam
Aşkına Ferhat’ım, karşı dağları
Deliyorum desen artık inanmam


Can bırakmadın, ruh koymadın tende
Ahım kaldı senin gibi gidende
Bin defa yeminler olsun ki ben de
Seviyorum desen artık inanmam


Benimle yaşasan bütün meşkleri
Beraber paylaşsan süslü köşkleri
Kalbimde aşkından başka aşkları
Siliyorum desen artık inanmam


Senin için yaptım desen seçimi
Sevginle doldursan bütün içimi
Pişmanlık inde beyaz saçımı
Yoluyorum desen artık inanmam


Gönlüne çizsen de sevda deseni
Versen de istemem tuzlu buseni
Ellerimi açtım duamda seni
Diliyorum desen artık inanmam


Kalbine yer yapsam sızılar gibi
Kaderine girsem yazılar gibi
Şimdi peşin sıra kuzular gibi
Meliyorum desen artık inanmam


Büsbütün bassan da beni bağrına
Kanmam sözlerini kanmam doğruna
Azrail başımda sevgin uğruna
Ölüyorum desen artık inanmam




GELME CANAN


Kalbine girmeyi çok istiyorsun
Üzeceksen ne olur gelme canan
Vakti gelince bir bir yalanları
Düzeceksen gelme ne olur canan


Soldurup gidersen kuru gül gibi
Selamı kesersen zalim el gibi
Şu durgun gönlümde coşkun sel gibi
Azacaksan gelme ne olur canan


Uzanıp da yatmak varsa dizinde
Tatlı tatlı bakmak olsa yüzüne
Dudağımdan çıkan sevgi sözüne
Kızacaksan gelme ne olur canan


Sonunda bu aşkı yerlere vurup
Kalbimi derinden yakıp kavurup
Sevgi harmanımı boşa savurup
Tozacaksan gelme ne olur canan


Gönül arzuluyor tatlı sesini
Kalbim yeni buldu mabudesini
Zor bela duran aşk abidesini
Bozacaksan gelme ne olur canan


Dindireceksen gel gönül ağrımı
Oyun bozacaksan duyma çağrımı
Taze yaralarla dolu bağrımı
Ezeceksen gelme ne olur canan


Sakın olmasın bu bir düş anlığı
Kalbime yaşatma bin pişmanlığı
Kara kalemlerle sen düşmanlığı
Yazacaksan gelme ne olur canan







GİDİŞİN





Bir meçhule doğru haber vermeden
Beni benden alıp tekti gidişin
Bitirdi gönlümü yaptığın talan
Aşkta isyanları çekti gidişin


Derdine ortaktım yaşlar dökerek
Köleyim önünde dizler çökerek
Boynumu perişan halde bükerek
Kalbime bir sancı çaktı gidişin


Bir kalleşlik eksik o lakabında
Nedense durmadın sevgi kabında
Kara gecelerin kör girdabında
Kayan yıldız gibi aktı gidişin


Zor bela ayakta durduran daldın
Kanayan yaramı sardıran koldun
Sevgini sevgime kardıran baldın
Gönlümü nar gibi yaktı gidişin


Aşkı karanlığa vurup ziftleyip
Paslı bir kilitle kalbi kilitleyip
Gönül evimi de dinamitleyip
Dünyayı başıma yıktı gidişin


Alnıma dayadın aşk silahımı
İstemem sakın ha alma ahımı
Bedenden ayırıp kalan ruhumu
Ölüm meleğine sattı gidişin






















ADAM DEĞİLSİN


Ebedi sevgime inanmıyorsan
Yüzünü germezsen adam değilsin
Güzel düşlerime olmaz diyorsan
Kötüye yormazsan adam değilsin


Ayaklar altında aşka kıyarsan
Delice sevmeyi suçtan sayarsan
Gönlümden çıkıp da tezden cayarsan
Kalbimi kırmazsan adam değilsin


Ruhumu benden söküp alarak
Sevgisiz ummana hırsla dalarak
Dostane gönlüme düşman olarak
Karşımda durmazsan adam değilsin


Sevda acısını çektim sonunda
Sürekli gözyaşı döktüm sonunda
Yıkılıp karşında çöktüm sonunda
Zulmünle sarmazsan adam değilsin


Sunduğun ecele yakın süreyse
Hainlik huyunda adi töreyse
Kalleşçe davranmak sana göreyse
Sırtımdan vurmazsan adam değilsin























KADIN


Sevgiye karışıp yapamam derken
Yolumdan dönüp de sapamam derken
Et tırnak olup da kopamam derken
Beni benden söküp aldın be kadın


Melekler gıptayla bakar yüzüne
İyi ki rastladım senin izine
Sahipsiz kalbimin tam merkezine
Ilık ılık akıp doldun be kadın


Benimle kah gülüp kah da ağlayıp
Gönlümü dalgalı saçla bağlayıp
Yüreğimi kara gözle dağlayıp
Şansımı döndüren faldın be kadın


Huyum huyuna denk boyum boyuna
Beraber yatalım koyun koyuna
Beni de çekerek aşkta oyuna
Coşkulu düşlere saldın be kadın
















ATAMIYORUM


Kara gözlerine takılı kalıp
Karşında sabrımı tutamıyorum
Kızıl şafağınla asılı durup
Yakamozlarında batamıyorum


İçim yandı için için sızlandı
Senden kah aşikar kah da gizlendi
Kalbimdeki tohum da filizlendi
Diğer sevdalarda bitemiyorum


Sensin yüreğimden akan şelale
Sensin bahçemde gül, zambak, lale
Şöyle bir baktım da sendeki hale
Koştukça peşinden yetemiyorum


Alıştım sendeki nazenli huya
Katil olurdum dense bir yahu ya
Çetin ceviz senin gibi ahuya
Nedense kızıp da çatamıyorum


Aklıma kazıdım bin bir cismini
Koynuma saklarım güzel resmini
Gönlümün sahibi olan ismini
Her gece anmadan yatamıyorum


Yanıp tutuştuğum gerçek bir eştin
Tek vücut olup da bende birleştin
Gizlice kalbime girip yerleştin
İçimde can oldun atamıyorum




















KAPINI ÇALACAĞIM


Bana sevgiler sundun kalp kapını açarak
Gerçek aşkı tattırdın gülücükler saçarak
Duramam bu şehir de firar edip kaçarak
Bir gece yarısın da kapını çalacağım


Bu son seyahati aşk için yaparcasına
Yönümü değiştirip sana saparcasına
Et tırnaktan ayrılıp sanki koparcasına
Bir gece yarısın da kapını çalacağım


Sevincimden coşarak sevgi de hislenerek
Günahlardan sıyrılıp büsbütün uslanarak
Şiddetli yağmurların altın da ıslanarak
Bir gece yarısında kapını çalacağım


Yola çıkacağım ne geç deyip ne er deyip
Dönüşüm olmayacak kutsal bir sefer deyip
Bin bir çiçeklerden bin bir sevgiyi derleyip
Bir gece yarısında kapını çalacağım


Kalp atışını daha yakından duymak için
Hasretle yanıp duran sevgine doymak için
Çatlayan dudağına busemi koymak için
Bir gece yarısında kapını çalacağım























AŞK OLSUN ARTIK


Hırsla kırdım bir bir bütün telleri
Sazımı duyana aşk olsun artık
Ardıma alarak azgın yelleri
Özümü bulana aşk olsun artık


Sormam ki çekip de benden gideni
Umurumda değil onun nedeni
Zalimkar rüzgara verip bedeni
Tozumu bulana aşk olsun artık


Kimse acımıyor .benim halime
Gücüm yetmiyor ki akli selime
Son noktadan başka bir tek kelime
Sözümü duyana aşk olsun artık


Erkenden doluştu başıma kırağı
Mekan tutacağım hem de ırağı
Sonunda toplayıp tası tarağı
Yüzümü görene aşk olsun artık


Acıyla bitirdim gençlik çağımı
Yetmeden bozdular yeşil bağımı
Bırakın görmeyi bende çoğumu
Azımı bulana aşk olsun artık



















BU GECE



Hayat savaşını çoktan kaybettim
Mağlup oluyorum tuşa bu gece
Karanlık yolların girdaplarına
Her şey hayal oldu düşe bu gece


Gönül harmanımın bitti savrumu
Deliliğe sattım artık tavrımı
Hain bir urganın yağlı kıvrımı
Bedenle ruhumu boşa bu gece


Zararla kapattım geçmiş yılları
Teker teker soldu yaşam gülleri
Kalleş bir hançerin çatal dilleri
Kendini böğrüme döşe bu gece


Dehlizde kudurur bir gölge sisi
Limana yanaşır ecel gemisi
Soğuk bir namlunun çılgın mermisi

Vuslatı kalbimle yaşa bu gece







BEDDUAM AZ GELİR

Şu anki halimden bin kez beter ol
Desem de bedduam az gelir sana
Sevincin kaybolsun şere yeter ol
Desem de bedduam az gelir sana


Şaşırıp kalsınlar seni görenler
Mekanın sayılsın ıssız örenler
Ölümcül yapılsın sana törenler
Desem de bedduam az gelir sana


Yüreğine sivri hançer çakılsın
Hummalı olasın kalbin yakılsın
Alnına isabet kurşun sıkılsın
Desem de bedduam az gelir sana


Kapın kilitlensin talip kalmasın
O taş kalbine hiç sevgi dalmasın
Acıyla ölesin kolay olmasın
Desem de bedduam az gelir sana


Ruhun bedenine küsüp yakınsın
Azrail gelip de cana dokunsun
Benden önce senin selan okunsun
Desem de bedduam az gelir sana


Zehirler karışsın yediğin aşa
Başını kabir de vuransın taşa
Izdırap içinde korkuyla yaşa
Desem de bedduam az gelir sana


Bundan sonra kanmam ki oyununa
Yılan, akrep yuva yapsın koynuna
Bütün günahlarım düşsün boynuna
Desem de bedduam az gelir sana


Sıratı geçeme ayağın kaysın
Ateşler kavursun soğuklar buysun
Çağlını bütün ahiret duysun
Desem de bedduam az gelir sana



PAYLAŞMAYI İSTEMEM


Aşkını yüreğime nakış nakış işledim
Seni seninle bile paylaşmayı istemem
Varlığını dünyamda ölesiye düşledim
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Senin için bezedim gönlümdeki köşkünü
Daha nasıl anlatsam kalbimdeki aşkını
Ne olursun bir kez duy mecnun olan şaşkını
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Çimenlere basan o ayağına kıyamam
Hasretle geçen günü yaşıyorum sayamam
Gönül dünyama senden başkasını koyamam
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Sana selam verenler bana düşman olurken
Göz ucuyla bakanlar buna pişman olurken
Bütün yaşantım senin gönlünde kavrulurken
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Gönül arzuluyor hep sana güller dermeyi
İpeksi saçlarını ben isterdim örmeyi
Kaldı ki kollarında bir yabancı görmeyi
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Yemin olsun kırarım sana uzanan eli
Aldığın her nefesi saçına esen yeli
Anlasana bir tanem söyletme deli deli
Seni seninle bile paylaşmayı istemem


Sensiz karanlıklara gömülüyor gündüzüm
Yokluğunda yanıyor yüreğimdeki özüm
Uğrunda ölsem bile inan ki bu son sözüm
Seni seninle bile paylaşmayı istemem






GİTTİN


Gelmiyor kelamın hırçın güzelim
Bir fırtına gibi estin de gittin
Seninle doluydu geçmiş ezelim
Selamı sabahı kestin de gittin


Bilirim değerim yokmuş gözünde
Kalleşlik doluymuş sevgi özünde
Ayrılıklar gizli bütün sözünde
Acı isyanları bastın da gittin


Hani bitmeyecek büyük pınardın
Görmeyince beni hemen yanardın
Bilirim tüylendin sen de şımardın
Hatalar sendeyken küstün de gittin


Belli olmuyordu kalpsiz oluşun
Renk vermiyordu ki nefret doluşun
Yalanmış attığın o şuh gülüşün
İçindeki kini kustun da gittin


Oracıkta dondum bilmezsin canım
Beklemezdim senden, çekildi kanım
Kaskatı kesildi de her bir yanım
Canlı bir bedeni astın da gittin






















UNUTMUYORUM


Ettiğin yeminlerin hepsi de bir yalanmış
Aşkımdan bıktığın o günü unutamıyorum
Seni maral sanmıştım gerçek yüzün yılanmış
Riyaya aktığın o günü unutmuyorum


Yaptığın günahların şimdilik boyun gibi
Sende yaşanan sevda yalancı oyun gibi
Sattın kendini hem de kurbanlık koyun gibi
Kendini yaktığın o günü unutmuyorum



Başkasına koştun sen ellere yazılıp da
Bana hiç gelmedin ki kahredip üzülüp de
Bir tavus kuşu gibi nazende süzülüp de
Gelinlik taktığın o günü unutmuyorum


Zamanında aldırış etmediğim sözlerime
Köleydim önünde kan çökmüştü dizlerime
Yıllar sonrası beni görüp de gözlerime
Pişmanca baktığın o günü unutmuyorum






















SEVGİMDEN ÖLECEKSİN


Beni mutsuz yaşatıp canlı öldüren canan
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin
Beddualarım sana benim gibi ol her an
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin


Elbet aşkıma mağlup olup boyun bükerek
Sevgileri tadıp göz yaşlarını dökerek
Kalbine aşk okunu yiyip acı çekerek
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin


Adımı ezberleyip her saniye anıp da
Sevgimin yücesine vuslatını sanıp da
Yüreğinde sönmeyen ateşlerde yanıp da
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin


Adam akıllı kısa zamanda uslanarak
Sevgi yağmurlarında durmadan ıslanarak
Krizleri yaşayıp beni de kıskanarak
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin


Sonunda kıracaksın keskin sirke küpünü
Güzelliğin geçerken beğenmezsin tipini
Hem de kendi kendine çekeceksin ipini
Sen ecelinle değil sevgimden öleceksin

























ÖLECEĞİM BEN


Gönlümü dolduran aşk sözlerinin
Korlu yakışında kalacağım ben
Ateş gibi bakan şu gözlerinin
Fişek bakışında öleceğim ben



Kirpiklerini ok gibi dererek
Yay gibi kaşına tek tek sererek
Kendi ellerimle hırsla gererek
Fişek bakışında öleceğim ben



Bir bir gözlerini şarjöre sürüp
Hedef olacağım karşında durup
Hem de acımadan kalbimden vurup
Fişek bakışında öleceğim ben


























BULAMAZSIN



Sonunda çevirdin beni deliye
Artık karşında bir uz bulamazsın
Hunharca yaktığın kalpten geriye
Karıştır külleri köz bulamazsın



Ne sevdim dedin ne sevgi bildirdin
Hep ağlattın da bir kez mi güldürdün
İçindeki aşkı zaten öldürdün
Aşık kaştan başka yüz bulamazsın



Nihayet sen oldun ele benzeyen
Yaprağı dökülmüş güle benzeyen
Güneşte kavrulan çöle benzeyen
Kurumuş sevdamda öz bulamazsın



İstersen alçak de ister gülüm de
İster seviyorum ister zalim de
Eserin olan şu acı dilimde
Bedduadan başka söz bulamazsın

























GÜZEL



Aşkın temposuyla kalbin atarsa
Gönlünde sevgiler dünya kadarsa
Kalbime girmeye niyetin varsa
Gelirken kimseye çaktırma güzel



Sana gündüz güneş gecede aydım
Kör aşkına öncü rehber asaydım
Sendeki sevgiyi ibadet saydım
Başka gönüllere aktırma güzel



Selamsız bırakma geçip gidip de
Dağıtma gönlümü birden esip de
Aşkına esaret mecnun edip de
Deli lakabını taktırma güzel























İNANMAN İÇİN


İstersen küserim tüm cananlara
Sadece sevgime inanman için
Selamı keserim dost olanlara
Sadece sevgime inanman için


Ne yapsam ne etsem inanmıyorsun
Varsın bu aşkımı el alem yorsun
Bir ispatı varsa olsun diyorsun
Sadece sevgime inanman için


Yığılıp önünde dizler çökerim
Dudağımı çeke çeke dikerim
Gözlerime kızgın miller çekerim
Sadece sevgime inanman için


Nasıl kazanmalı ki umarını
Oynatma gönlüme aşk kumarını
Keserim kalbimin şah damarını
Sadece sevgime inanman için


Boyarım tenimi olanca kana
Çekerim boynumu yağlı urgana
Bu canımı kurban veririm sana
Sadece sevgime inanman için




Yalnızca bir anlık yanımda kalsan
En son nefesimi verirken bulsan
Aşkına diyetlik ruhumu alsan
Sadece sevgime inanman için


Ne mecnunlar gibi çöle akarım
Ne Ferhatlar gibi dağa çıkarım
Şakağıma bir kez kurşun sıkarım
Sadece sevgime inanman için

GELMEM BİR DAHA


Bırak hoplama sakinleş biraz
Aşık usandırır sendeki bu naz
Belli ki kendini bulursun kurnaz
Geriye dönersem gelmem bir daha


Kimseler bulunmaz senin dengin de
Geçerli değildir kara renginde
Sendeki güzellik benim sevgimde
Geriye dönersem gelmem bir daha


Her şeyim ortada görünür halim
Peşinden koşturup edersin zulüm
Gönül pencereni açmazsan zalim
Geriye dönersem gelmem bir daha


Kalpte olan sevgim inan ki sebil
Gönlüm sana tutkun kıymetini bil
Benden yana doğru vermezsen meyil
Geriye dönersem gelmem bir daha


Dilinde beliren sözlerin yalan
Yeşermiş bu aşkta olmasın talan
Gönüp de bak kim var peşinde kalan
Geriye dönersem gelmem bir daha


Başka aşkta olur senin zararın
Kararmış falların olmuyor karın
Pişman etme beni gelmeden yarın
Geriye dönersen gelmem bir daha


Ferhat figanını inan ki duymam
Çekip de giderim gönlünü saymam
Bak inat edersen yolumdan caymam
Geriye dönersem gelmem bir daha


Çok mu görüyorsun aşka ermemi
Birde kaybedersen ayan kürremi
Asla göremezsin hiçbir zerremi
Geriye dönersem gelmem bir daha




KORKARIM SANMA


Gönlümü uğrattın acı hışıma
Sayende geldim ben kara kışıma
Dilinde tuttuğun zulmü başıma
Takacaksan tak be korkarım sanma


Ben çırak sayıldım sen ise usta
Hadi susma Bir şey de bu hususta
Boşalt içindeki zehrini kus da
Yapacaksan yap be korkarım sanma


Sevgim yasak senin gibi arsıza
İmbiğinden akar kan sıza sıza
Gönlün varsa başka bir hayırsızda
Sapacaksan sap be korkarım sanma


Uğruna öptürdüm gök ile yeri
Bir bana yasaktır kalpten içeri
Göğsüme tuttuğun sivri hançeri
Çakacaksan çak be korkarım sanma


Çılgın isyanına uydun durup da
Hainlik potanda kibir karıp da
Yabancı birine secde varıp da
Akacaksan ak be korkarım sanma


Gözünde parlattın küstah kinini
Sonunda çıldırtın aşk sakinini
Titretme elini en son mermini
Sıkacaksan sık be korkarım sanma

























KAÇIP GİDECEĞİM


Esareti kırıp küsüp bahtıma
Kaçıp gideceğim ben buralardan
En sonunda veda edip tahtıma
Kaçıp gideceğim ben buralardan


Asla ne kederden ne de hüzünden
Senin sivri dilli yalan sözünden
İnan özellikle çirkin yüzünden
Kaçıp gideceğim ben buralardan


Kabul etmiyorsun mağlubiyeti
Kötü anlıyorsun iyi niyeti
Daha da çekmeden o eziyeti
Kaçıp gideceğim ben buralardan


Dermanım kalmadı duramam burda
Şimdi yem olamam kurt ile kurda
Fazla beklemeden iki gün şurda
Kaçıp gideceğim ben buralardan


















ALABORA


Bakışın gönlüme aşkını düşürdü
Pusulamı tuttun yönünden şaşırdı
Düz yollar dururken dağlardan aşırdı
Alabora ettin sen aşk sandalımı


Divane gönlümü sanki yavaşlatıp
Gözlerimi sevda derdiyle yaşlatıp
Yürekte bitmeyen telaşı başlatıp
Alabora ettin sen aşk sandalımı


Bir seni kalbimin köşküne koyarken
İsmin dilimdedir binlerce sayarken
Rotamı sapıtıp yörüngem kayarken
Alabora ettin sen aşk sandalımı


Buram burum yaktın beni kavurup da
Hayallerimi bir sana devirip de
Yüreğimi tepe taklak çevirip de
Alabora ettin sen aşk sandalımı


Direğimi yıkıp yelkenimi yarıp
Dümenimi bozdun küreğimi kırıp
Ahtapot misali yüreğimi sarıp
Alabora ettin sen aşk sandalımı

















AKGÜN DOSTLARIM



Bütün felaketler bende doğarken
Belalar bir olup zulme boyarken
Acı feryadımı el gün duyarken
Nerdeydiniz ak gün dostlarım nerde



Kabus pazarında çile satarken
Güzel günlerime zehir katarken
Korkuyla uyanıp zorla yatarken
Nerdeydiniz ak gün dostlarım nerde



Titreyen kalbime buhran çökerken
Devamlı bacamda baykuş öterken
Felaket yakamdan tutup çekerken
Nerdeydiniz ak gün dostlarım nerde

























ŞAİR ÖLDÜ


Sevdayı kendine ulaşır sanan
Bir parça kalbine bulaşır sanan
Boş yere gönlünü alışır sanan
Hüsrana as olan bu şair öldü


Gezmedik ne kıyı koydum ne yaka
Umutsuz düşerim her türlü faka
Hayatta kimseye yapmadım caka
Kadere üs olan bu şair öldü


Kırdım kalemimi bin bir parçaya
İnanmam tavize kanmam parsaya
Gözlerini iki metre arsaya
Dikip de yas olan bu şair öldü


İyi okuyun son kez bu dörtlüğü
Yumuşak kalpliyim sevmem sertliği
Bırakmam ecelde gelse mertliği
Aşklara pas olan bu şair öldü


İmzamı buraya vurgun atarım
Çekmez bunca yükü yorgun katarım
Bin metre kazılan yerde yatarım
Herkese küs olan bu şair öldü



















AŞK



Aşk eskiden kalan büyükçe yalan
Aşk zehirli olan azmanca yılan
Aşk gönül bahçemde yapılan talan
Acıyla kavrulan dillere benzer



Aşk sevgiden öte hançer yarası
Aşk maddiyat olmuş zengin parası
Aşk ruhumda yanan ateş karası
Rüzgar da savrulan küllere benzer



Aşk yakın sandığım bitmeyen yoldur
Aşk deniz üstünde küreksiz saldır
Aşk açmaz gönlümde dikenli daldır
Yağmurlar görmeyen çöllere benzer
































BİTSİN BU SEVGİ



Tavrın karanlığa benzer elbise
Arkamızdan neler söyler el bize
Bu aşkı havale et ki temize
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi



Sözlerin adeta zehir zemberek
Şimdi acılara zulüm mü derek
İsyanını dizdin bunu bilerek
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi



Ayak uyduramam arsız huyuna
Mana veremedim senin suyuna
Hesabı yapıver enden boyuna
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi



Beni bir sevgili bile sanmadın
Yıllarca bekledim aşka kanmadın
Benim için bir gün bile yanmadın
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi



Nasıl taş kalplisin aklım almıyor
Zor ile güzellik asla olmuyor
Madem ki kalbine sevgim dolmuyor
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi
















YANMIYOR ARTIK



Tövbekar dilimi pişman ettirdin
O zalim ismini anmıyor artık
Sevecen gönlümü düşman ettirdin
Seni bir sevgili sanmıyor artık



Seviyordum seni ben bir zamanlar
Başımdan dağıldı pembe dumanlar
Kininle büyüyen içimde kinler
Hain gülüşüne kanmıyor artık



Yalanmış gönlüme aşk kondurduğun
Yalanmış başımı sen döndürdüğün
Alev alev iken hep söndürdüğün
Küle dönmüş kalbim yanmıyor artık

























KOYNUNDA ÖLEYİM



Seviyorum seni inan bıkmadan
Gönül duvarını asla yıkmadan
Uzak diyarlar da bu can çıkmadan
Bırak da koynunda öleyim canan



Günlerim bitip de ömür dolmadan
Tamamen sararıp düşüp solmadan
Parça parça kalıp telef olmadan
Bırak da koynunda öleyim canan


Harabe yıkılmış viran köyler de
Deniz de delta da uzak koylar da
Benim işim olmaz yeni toylar da
Bırak da koynunda öleyim canan


Senden ayrılırsan inan ki gülemem
Gurbet ellerden bin daha gelemem
Ecelimi senden ayrı dilemem
Bırak da koynunda öleyim canan


Garip bedenimi sana sunarak
Cennetten kokunu ten de umarak
İki gözümü de son kez yumarak
Bırak da koynunda öleyim canan




















BİR GÜN


Bırakın konmayın zayıf dalıma
Ağırlık çekemez kırılır bir gün
Gönlüme girip de irdelemeyin
Oldukça hassastır darılır bir gün


Topluca binmeyin aşkın salına
Dengeler kaybolur devrilir bir gün
Hoyratça girmeyin gönül bağıma
Tamamen küser de çevrilir bir gün


Mazimi açmayın sitem saklıdır
Kuru göz pınarım nemlenir bir gün
Seven gönüllerden o çok farklıdır
Yalnızca kendine demlenir bir gün


Ürünüm yığılı harman yerinde
Rüzgara vermeyin savrulur bir gün
Günlerim sayılı dünya elin de
Ayrılır ruh tenden kavrulur bir gün


Beni o gün anın duyulsun adım
Ruhum gelir elbet ulaşır bir gün
Sizinle olurum budur muradım
Gönülden gönüle dolaşır bir gün





















BİLİYORUM

Düşmeye gör bir kere dert belaya sarılır
Dost düşman olur iyi güne kadar darılır
Ufuk da ince çizgim bin bir yerden kırılır
Bedeni yatırmaya az kaldı biliyorum


Acı çığlıklarımı duyup beni kim anlar
Durmadan içerimden kopar sonsuz volkanlar
Gözümde ki yaşların yerini aldı kanlar
Gönlümü batırmaya az kaldı biliyorum


Kimi gördüysem gidip hemen derdimi yandım
Kuzu postuna giren hain kurtlara kandım
Patladı damarlarım kalp yolunda tıkandım
Aklımı yitirmeye az kaldı biliyorum


Yüreğim parçalandı acılarım bitmiyor
Kas katı kesilirken hücrelerim titriyor
Kuduruyor belleğim şifalar da yetmiyor
Yaşamı bitirmeye az kaldı biliyorum























SIRA BANA GELİYOR

Ömrü ucuza sattım asla etmedim paha
Şurda kaldı geriye yedi sekiz yıl daha
İstekli heveslerle son kez kalksam da şaha
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Hayat demini aldı mutlaka içilecek
Kurtuluş var mıdır bu bedende seçilecek
Ecel kapısından yan tarafa geçilecek
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Ölüm ayırt etmiyor harici ve dahili
Zaman önünde sürer benim gibi cahili
Sonunda görünüyor karşı kıyı sahili
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Ellerim tutmuyor ki yazdırdığım kalemi
Neşem kaybolurken hep yakaladım elemi
Su ile doldurmaya çalışırken filemi
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Kimi sevdim kimide sevmedim belli değil
Ruhum kurbanlık gibi ecel önünde eğil
Her gün ölüme doğru çaresiz verdim meyil
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Ateşim kesilirken dağılır söne söne
Bir kuru yaprak gibi düşerim döne döne
Adım adım geçerken birazcık daha öne
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor

Mevsim kış mevsimidir sarıyor beni ayaz
Eflatun yeşil bitti her yerde renkler beyaz
Yaradanıma varsın yüreğimde ki niyaz
İşte önüm açıldı sıra bana geliyor
















BÖYLE CAN ALMIYOR

Gözlerindeki ışık sanki irem bahçesi
Yıllarca suskun kalan tüm dillerin lehçesi
Kalbimi parçalayan birer kartal pençesi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Dünyaya kafa tutup isyan kaldırır gibi
Keskin kılıca benzer kalbe saldırır gibi
Karanlığı yırtıyor hem de çıldırır gibi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Titretirken içimi sefil bir öz bırakır
Gizemli bakışların sualsiz bir söz bırakır
Tutuşturur kalbimi bir avuç köz bırakır
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


O bakışı karşılık verecek fermanım yok
Zelzeleye tutuldu vücudum dermanım yok
Yavaş yavaş zehrini kalbime boşaltan ok
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Bakışın kızıl alev siyah kaşın kemer mi
Hangi ırkın gözleri Eti Aka Sümer mi
O bakışların sanki birer fırlamış mermi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor









BEN SANACAKSIN

Yalnızlık sinsice seni boğarken
Bensiz günlerine kabus doğarken
Kapında bir takım sesler duyarken
Giden ayakları ben sanacaksın


Akıl girdabında, fikir hesapta
Artık olmayacak zikir hesapta
İnadın uğruna tuttuğun safta
Biten benlikleri ben sanacaksın


Tomurcukken yoldun o filizleri
Takip edemezsin bende izleri
Hiç mi hiç görmeden giden yüzleri
Geçen gölgeleri ben sanacaksın


Kafanda olacak cevapsız soru
Tamamen söndürdün kalpteki koru
Beyaz bulutlardan aşağı doğru
Yağan yağmurları ben sanacaksın


Kırdın tünediğin yerde dalını
Zaten kaybetmişsin doğru yolunu
Kucaklamak için açıp kolunu
Esen rüzgarları ben sanacaksın


Aklın karışıyor sapla samanda
Vakit kaybedersin geçen zamanda
Sigaradan çıkan acı dumanda
Tüten hayalleri ben sanacaksın


Küpün zarar gördüğü sirke keskine
Aşk yaramaz benim gibi küsküne
Yavaş yavaş kalkıp omuz üstüne
Binen salları da ben sanacaksın





















GİT

Hayat bağlarımın kökü sökülmüş
Teğel tutmaz yaram çoktan dökülmüş
Seni de görmeden boynu bükülmüş
Ne olur dünyandam sıkılmadan git


Bak sevda ırmağım tersten akıyor
Ruhum gönlüme küs halden bıkıyor
Fincanda telveler yanlış çıkıyor
Ne olur falıma çakılmadan git


İnan aklı ermez böyle hesaba
Benden ne köy olur ne kasaba
Kalbimde olan her şey kaba saba
Ne olur aşkıma takılmadan git


Sen baharda kal ben kışı yaşarım
Sen çiçek ben kuru dallar açarım
Bu halde seninle nasıl koşarım
Ne olur hüsranla yakılmadan git


Bu sevgiyi de bir anda sildim de
Gönül eglendirip biraz güldüm de
En sonunda doğru yolu buldum de
Ne olur gönüller yakılmadan git


















NİYE

Aşkı bilmem diye yorma özünü
Ne anlam taşıyor duydum sözünü
Usulca çevirip ahu gözünü
Gizliden gizliye bakışın niye


Kaç otobüs geldi geçti duraktan
Nedense bilmedin gördüm ıraktan
Geldim geleceğim diye meraktan
Saçlarına güller takışın niye


Şemsiyen oldu o durağın dibi
Benim sende olan aşkın sahibi
Adımını atıp işim var gibi
Karşıdan yanıma akışın niye


Önüme serersin yüce dağını
Kalbime sapladın göz odağını
Elinle kapatıp bal dudağını
Saklıdan saklıya gülüşün niye


Tarifsiz fırtına kalpte kopartıp
Her şeyi fazladan fazla abartıp
Mademki sebep yok göğsü kabartıp
Durup dururken iç çekişin niye


Bir kere konuşup döksen içini
Ne yapsan faydasız örtmez suçunu
Parmak arasından siyah saçını
Omzuna bırakıp döküşün niye

















GÜLÜŞÜN OLDU

Aşkı meşki bırakıp artık yorulmuşken
Yalnızlık koltuğuna şöyle kurulmuşken
Bir deniz sakinligi gibi durulmuşken
Kalbime tuzak kuran o gülüşün oldu


Alıp alıp da beni bu tarafa çeken
Eğilmez başımı pes ettirip de büken
Bende alıştım gayri sevemem der iken
Mıknatıs gibi duran o gülüşün oldu


Avlakta avcı idim ben oldum avlanan
Gamzeli yüzünde ki gülüşe tavlanan
Sivri bir hançer gibi kalbime saplanan
Tam on iki den vuran o gülüşün oldu


Damarımdan girdiğin tebessümün narkoz
O gülüşlerin sende hep geçerli bir koz
Sevda denizlerimde parlayan yakamoz
Kalbimde kıpır kıpır o gülüşün oldu


Şimdi seni görmesem inan ki olmuyor
Anladım ki içimde sevgiler solmuyor
Ben kalsam bile kalbim yerimde kalmıyor
Gönlüme aşkı seren o gülüşün oldu
















YAŞAYAMAM

Nefes alıp verirken beni yaşıyor sanma
Kalbime o sevgini koymazsam yaşayamam
Sensiz yaşamdan bir tat aldığıma inanma
Bedene bağlı ruhtan caymazsam yaşayamam


Sevdanın ateşi tüm benliğimi yakıyor
Gönlünün ırmakları içerimden akıyor
Aşk sayfalarım da hep senin adın çıkıyor
Varlığını dünyama yaymazsam yaşayamam


Sensiz hareketlerim biliyorsun delice
Hayalini düşleyip avunurum böylece
Hemen hemen her gece dilim de hece hece
İsmini zikredip de saymazsam yaşayamam


Ne olur gel yanıma bir ömür boyunca kal
Azat et sevgileri kalbimin içine sal
Feda olsun bu canım çıkar bedenimden al
Sıcacık vuslatına doymazsam yaşayamam


Kilitlendi dillerim çıkmıyor ki seslerim
Sevgini yüreğim de büyüterek beslerim
Çılgınlık sınırına dayandı bak hislerim
Tatlı billur sesini duymazsam yaşayamam


Bana ne el alemin sıcak tüten ocağı
Ne kışların ayazı ne yazların sıcağı
Sen sarmayacaksan bu sana hasret kucağı
Tek mermiyle canıma kıymazsam yaşayamam















İSTEMİYORUM

Beni umursamaz bir vefasızla
Sarmaş dolaş olmak istemiyorum
Şimdi ister dövün istersen sızla
Düşlerine dalmak istemiyorum


Sen kaçırıyorsun aşkın tadını
Git de başkasından bul muradını
Yeminler olsun bir daha adını
Dillerime almak istemiyorum


Çırpınışım güme gidiyor güme
Resimlerin yasak oldu albüme
Kirlenmiş sevdanı temiz kalbime
Eş edip de salmak istemiyorum


Ansızın olacak bende ki veda
Huzur bırakmadın sıcak yuvada
Teneffüs ettiğin aynı havada
Nefes dahi almak istemiyorum


Hayat çekilmiyor zalim kahrın da
Kaskatı kesildim acı zehrin de
Varlığın olan şu senin şehrin de
Bir an bile almak istemiyorum





















UNUTULMAYAN SEN

Yer yüzünde gök de afaklar da sen
Her yer de sen varsın unutulmayan
Güneşten öncesi şafaklar da sen
Her yer de sen varsın unutulmayan


Sazların gerilmiş tellerin de sen
Aşılmaz dağların yellerin de sen
Yağmur damlasın da sellerin de sen
Her yer de sen varsın unutulmayan


Heyecan kattığın şu sesim de sen
Sıcaklık tattığım nefesim de sen
Can diye attığım kafesim de sen
Her yer de sen varsın unutulmayan


İçtiğim tütünün dumanında sen
Mutlu saatlerin zamanın da sen
İçli içli çalan kemanım de sen
Her yer de sen varsın unutulmayan


Güllerin kırmızı beyazın da sen
Sıcak da soğuk da ayazın da sen
Dilimin durduğu niyazın da sen
Her yer de sen varsın unutulmayan


Çınar da mazı da meşeler de sen
Kalbimin için de neşeler de sen
Başımı döndüren şişeler de sen
Her yer de sen varsın unutulmayan















ÇOK YAKINDA

Kime sevgili oldun kime sıcak yuvasın
Kahrından dert çıkacak günlerin çok yakın da
Sonun da kesilecek o muhteşem hevesin
Kötülüğe akacak günlerin çok yakın da


Güvenmene devam et tükenecek erkine
Ne kadar sarılırsın sıcak tutan kürküne
Seni de atacaklar merkeplerin terkine
Umudunu yıkacak günlerin çok yakın da


Güzelliğin geçerken ateş gibi sönersin
Vaktin bitince seni kimler kime önersin
Kafayı sıyırır da Leylalara dönersin
Zillerini takacak günlerin çok yakın da


Kurtaracak mı seni bildiğin sanatların
Kötüye götürüyor tavizsiz inatların
Yükseklerden düşerken kırılır kanatların
Gökten yere çakacak günlerin çok yakın da


Şimdi başın dik elin bal kaymak küplerin de
Eğreti fikirlerin keşmekeş tiplerin de
Bir gün sürünürken sen de duvar diplerin de
Melül melül bakacak günlerin çok yakın da


















ÇIKAR KARŞINA

Ruh bedenden çıkıp fire verirken
Yaptığın kötülük çıkar karşına
Kefenle sarılıp kabre girerken
Yaptığın kötülük çıkar karşına


Mezarının üstü zemheri eser
Sıcaklık dururken şerler buz keser
Umudun biterken aklın da şaşar
Yaptığın kötülük çıkar karşına


Ellerin yüzlerin çürür kırışır
Saçların toprağa yürür karışır
Orda güzelliğin kimle yarışır
Yaptığın kötülük çıkar karşına


O güzel bedenin toprak olacak
Kara gözlerine böcek dolacak
Elin ayağında sanma kalacak
Yaptığın kötülük çıkar karşına


Birer birer düşer inciden dişin
Hayra alamet de olmaz ki düşün
Çok zor be güzelim senin de işin
Yaptığın kötülük çıkar karşına


O an torpil ipka güzellik sökmez
Nefesin kesilir sesin de çıkmaz
Hayır ırmakların durur da akmaz
Yaptığın kötülük çıkar karşına
















DÖNMEYECEK

Bir kadın gördüm yaralıydı
Matemi giymiş karalıydı
Gözleri yaşla sıralıydı
O gitti artık dönmeyecek


Gidişi sanki bir ölümdü
Çektiği günler hep zulümdü
Gururu yere vurup gömdü
O gitti artık dönmeyecek


Acıdım ona arkasından
Ayrılık içmiş aşk tasından
Vazgeçmez tavrı var yasından
O gitti artık dönmeyecek


Yüreğindeydi kavruluşu
Çınar gibiydi devrilişi
İmkansız geri çevrilişi
O gitti artık dönmeyecek



























DOLU

Bakmazlar garibin masum yüzüne
Aldırış etmezler doğru sözüne
Fırsatını bulup yaşlı gözüne
Parmağını sokup oyanlar dolu


Aklar alnında ki olan karayı
Küçümserler büyük duran sarayı
Haramdan rüşvetten gelen parayı
Alın teri gibi sayanlar dolu


Hak güderler haksız yanı seçip de
Ağa olurlar baş uca geçip de
İblisin elinden şerbet içip de
Binlerce canlıya kıyanlar dolu


Şubat iki bin bir ay Kamikaze
Fark etmez onlara bayatla taze
Mimlenip olsalar her gün kepaze
Sinsi sinsi gülen çıyanlar dolu


Çoktan unutmuşlar saygı hürmeti
Asla göstermezler sıcak mürveti
Ter ile biriken bütün serveti
Kriz var deyip de soyanlar dolu






















DOKUNMA

Dudağına vursam busemle mührü
İste feth edeyim kalbinde şehri
Azat et gönlünde çağlayan nehri
Taşacağı varsa dokunma taşsın


Sakın engel koyma setler tutup da
İstersen gelirim kalsan kutup da
Bu aşkın coşkusu bizi yutup da
Taşacağı varsa dokunma taşsın


Ne kadar isterdim canım demeni
Serseri gönlümün kırık dümeni
Vakitsiz gelen bu sevgi dönemi
Şaşacağı varsa dokunma şaşsın


Daha rastlamadım senin eşine
Takılıp da kalsam her gün peşine
İkimizin gönlü aşk ateşine
Düşeceği varsa dokunma düşsün























DUDAKLARIN

Mühür vurdun kalbine yaşanacak ah sen de
Neleri anlatıyor tatlı olan lehçen de
Hayat cemrelerini saçtığın bu bahçende
Sanki gonca gülümü deriyor dudakların


Yüzündeki tebessüm andırır ilk baharı
Eritiyor içinde bulunan soğuk karı
Çiçeğe renk veriyor beyaz, kırmızı, sarı
Böylesi daha güzel seriyor dudakların


Gördüğüm göreceğim rüyaları seçmişken
Dünya nimetlerinden dönüp de vazgeçmişken
Tekrar aşk olmayacak diyerek ant içmişken
Yemini bozdurup sarıyor dudakların


İstiyorsan karıştır kafamı karamsar et
Bana dillerin verir korkulmayan cesaret
Gönlünde kapalıyım ruhum sende esaret
Kalp duvar kan demire eriyor dudakların


Artık hayat akışım sözlerinden geliyor
Gönlümdeki kalbur da ince ince eliyor
Bazen soğuk bir kurşun olup kalbi deliyor
Sanki ölüm fermanı veriyor dudakların





















UNUTMA

Suçlu hep ben sayıldım sormadan yargıladın
Böyle devam edersen bıkacağım unutma
Bir kez olsun susmadın durmadan sorguladın
Bende ki hatırını yıkacağım unutma


Ben inşa ettim aşkın harabe yapısını
Madem ki vermiyorsun gönlünün tapusunu
Bile bile çarparak kalbinin kapısını
Ebediyen gönlünden çıkacağım unutma


Unuturum cismini hatırlamam adını
Neden başkalarına açansın kanadını
Pişman olup pes edip kırmazsan inadını
Kör kütük o aşkını yakacağım unutma


Bu sevda ölüyorsa bil ki senin yüzünden
Bir sevgimi büyüttün içinde ki özünden
Sonun da çevirip de gözlerimi gözünden
Senden de güzeline bakacağım unutma


Söylediğin her sözü yüzüne karşı vurup
Seni sana gardiyan seni sana tutturup
Acıların koynun da yalnızlığı tattırıp
Esaret kelepçeni takacağım unutma





















GİTME DİYEMEM

Madem gidiyorsun hasretin beni
Bürüse de sana gitme diyemem
Gözümde ki yaşlar coşkun sel olup
Yürüse de sana gitme diyemem


Ben anlıyorum da sen beni anla
Unuturum sanma seni zamanla
Yıllar yılı kalbim hep damla damla
Erise de san gitme diyemem


Elin de titremez oldu ellerim
Boynunu büküyor gönül güllerim
Seni seviyorum diyen dillerim
Kurusa da sana gitme diyemem


Giderken mahşerin vurur bağrıma
Sensiz taş basarım gönül ağrıma
Harabeye dönmüş kalbim uğruna
Çürüse de sana gitme diyemem











KARAR VEREMEDİM

Her gün tırpan sallanır gülüme ve laleme
Kızıp kızmamak için bir karar veremedim
Ahu güzeller gelip geçiyor şu aleme
Sezip sezmemek için bir karar veremedim


Dünyanın ne malına baktım ne parasına
Dertli başımı alıp ellerim arasına
Daldım düşüncelerin hem de en karasına
Tozup tozmamak için bir karar veremedim


Bütün alemi bana eşim dostum kinliyor
Ağrı girdi başıma kulaklarım çınlıyor
Bedenim cebelleşip inim inim inliyor
Ezip ezmemek için bir karar veremedim


Dünya bulanık gelir gözlerim olur ama
Bin bir gözler kar etmez doya doya bakmama
Yalan söyleme doktor gerçekleri saklama
Azıp azmamak içir bir karar veremedim


Sevgi tutmuyor gönlüm yara için de sıyrık
Çürümüş kalemlerim hepsinin ucu kırık
Zorla darbeler attım yazdıkları ayrılık
Çizip çizmemek içir bir karar veremedim


Bitmeyen çileleri dertlerden ayıklarım
Kalkamam yataklardan durmadan sayıklarım
Zavallı bedenimi çekemez ayaklarım
Sızıp sızmamak için bir karar veremedim


Suçlular birlik olmuş birbirini aklıyor
Hedef tahtası oldum gelip geçen okluyor
Gayri şişti ellerim şakaklarım zonkluyor
Yazıp yazmamak için bir karar veremedim


















YAĞMUR ALTINDA

Bir kadın gördüm ben kalpten yaralı
Derde dert ekliyor yağmur altın da
Buz kesilmiş bedeni saçlar dağınık
Umutla bekliyor yağmur altın da


Bakışları donuk titriyor beden
Çok seviyor var mı başka bir neden
Belki gelir diye vefasız giden
Umutla bekliyor yağmur altın da


Yok yere yanıyor gamsız birine
Yağmurlar işlemiş iliklerine
Vuslatı ekleyip dileklerine
Umutla bekliyor yağmur altın da


Yüreği parçalı içten yanıyor
İsmini dilin de her gün anıyor
Belli ki sabrını tümden sınıyor
Umutla bekliyor yağmur altın da


Ne gecesi belli nede gündüzü
Görmemiş hayattan hiçbir gün yüzü
İlle de gelecek diyorken sözü
Umutla bekliyor yağmur altın da


Simsiyah saçları dönmüş beyaza
Aldırış etmiyor keskin ayaza
Sımsıkı sarılıp kalpten niyaza
Umutla bekliyor yağmur altın da


















KALP GÜZELLİĞİ

Ne kadar olsan da güzel çekici
Güzellikler zaten gelip geçici
Olmak istiyorsan sen de seçici
Kalp güzelliğini sakın kaybetme


Kime miras kaldı kime oldu yar
Nerdedir genç iken giden ihtiyar
Olmak istiyorsan sen de bahtiyar
Kalp güzelliğini sakın kaybetme


Dünyada alımlı güzeller vardı
Gidenin anılmaz oluyor ardı
Yaşatmak istersen o güzel adı
Kalp güzelliğini sakın kaybetme


Güzellik tebessüm edilen selam
Gönül okşayıcı verilen kelam
Kalmasın diyorsan hiçbir meram
Kalp güzelliğini sakın kaybetme


Dıştan görünüşe yeter pes dersen
Yüz güzelliğine artık küs dersen
Lütuf güzelliği olsun istersen
Kalp güzelliğini sakın kaybetme

















ADRES SANA ÇIKIYOR

Bitmeyen sevgimin arsızı kimdi
Çalınan kalbimin hırsızı kimdi
Bilmem nerden çıktı bu sızı şimdi
Araştırdım adres sana çıkıyor


Atılacak gibi değil yabana
Yağmurlar yağıyor nereden bana
İrdeleyip indim hem de tabana
Araştırdım adres sana çıkıyor


Durdurdun kafamda dönen çarkları
Kapattın gönlümde akan arkları
Manasız ruhumun neydi farkları
Araştırdım adres sana çıkıyor


Yaralı kuş gibi düştüm dönerek
Zemheri içinde kaldım sönerek
Yüreğimde kalan neydi son erek
Araştırdım adres sana çıkıyor


















ŞAHİTTİR İNAN

Uğruna fedadır işte gururum
Çılgın hislerime kaç gem vururum
Bilinçsiz hareket eden şuurum
Seni sevdiğime şahittir inan


Sayende duyuldu şairlik ünüm
Fitil fitil yandı özde bütünüm
Art arda içtiğim acı tütünüm
Seni sevdiğime şahittir inan


Dillerim adını her an heceler
Denginde duramaz bütün eceler
Benle sabahlayan kara geceler
Seni sevdiğime şahittir inan


Sevgin uğrunadır verdiğim savaş
Gönlüme dolarsın hep yavaş yavaş
Sessiz sessiz akan gözümdeki yaş
Seni sevdiğime şahittir inan


İn misin, cin misin bilmem ki nesin
Efsunlu bir şiir gibi nefesin
Hızlı hızlı çarpan göğüs kafesim
Seni sevdiğime şahittir inan























ZİNCİR BOZANIM

Anlamadım ne git diyorsun ne kal
Aşka bir karar ver zincir bozanım
Sana karşı sevgi vermemi hayal
Aşka bir karar ver zincir bozanım


Sözün kati olsun olmasın kaçkın
Hiç mi onuru yok bendeki aşkın
Peşinden meletme hep şaşkın şaşkın
Aşka bir karar ver zincir bozanım


Sana sevgi dolu gönlü devirdin
Kirmen gibi sarıp sarıp eğirdin
Dönüp yüzünü ne için çevirdin
Aşka bir karar ver zincir bozanım


Gör halimi mecnun etme delice
Yalnızca sen oldun gönlümde ece
Sözün anlaşılmaz gizli bilmece
Aşka bir karar ver zincir bozanım


İşte şu ağaç bir küçük fidandı
Yıllar sonra meyve verip dallandı
Doğmamış çocuklar bile kök saldı
Aşka bir karar ver zincir bozanım





















KAÇIRMAYA GELDİM SENİ

Her şeyini evde bırak
Saçına vur birkaç tarak
Ev halkını uyutarak
Kaçırmaya geldim seni


Sil gözünden sil hicranı
Bir kenara koy vicdanı
Bohçan dursun al cüzdanı
Kaçırmaya geldim seni


Köşe bucak sindirerek
Asansörden indirerek
Mersedese bindirerek
Kaçırmaya geldim seni


Sanmasınlar seni kayıp
Ne günahtır nede ayıp
Yeminimi nikah sayıp
Kaçırmaya geldim seni





















TÜKENİYORUM

Gözlerimde hayalin sen diye tüterken
Sensizliğin acısıyla tükeniyorum
Umutlarım parça parça her an biterken
Sensizliğin acısıyla tükeniyorum


Yüzümdeki çizgilerle, saçta beyazla
Her yer soğuk çırpınırım acı ayazla
Yüreğimden kopup gelen sessiz niyazla
Sensizliğin acısıyla tükeniyorum


Kilitlenmiş çenem erir içimde özüm
Karanlığa gömülüyor her gün gündüzüm
Sen nerdesin beni anla ki iki gözüm
Sensizliğin acısıyla tükeniyorum


Hayallerim buz kesiyor hep sazaklarda
Vuslatımız rehin kalmış tüm tuzaklarda
Sancılanmış düşlerimle çok uzaklarda
Sensizliğin acısıyla tükeniyorum






















EKSİK KALIYOR
Doğan yeni bir gün kadar güzelsin
Hem de zümrütlerden bile özelsin
Yaratıcı daha nasıl özensin
Neler anlatsam da eksik kalıyor

Madem peşimde bir tek sen takipsin
Susan dillerime gizli hatipsin
Aya güneşe de fazla rakipsin
Nasıl anlatsam da eksik kalıyor

Dünyanın ağacı kalem oluyor
Denizler mürekkep olup doluyor
Milyonlarca katip görev alıyor
Seni yazan kalem eksik kalıyor

Gülüşünü taze güller kıskanır
Deli gönlüm şifa bulur uslanır
Görenler bir melek iniyor sanır
Güzeller yanında eksik kalıyor

Kesildim içmeden hem de yemeden
Mecnuna çevirip beni sem eden
Ölürüm yoksa ben bunu demeden
Seviyorum desem eksik kalıyor

Gönlüme doldur o temiz aşkını
Mazur gör bu garip olan şaşkını
Senden almış bütün güller miskini
Çiçek kokuları eksik kalıyor

Seninle yaşarım sevinçli çağı
Neşeye boğarsın mutsuz ocağı
Gülüşün sararken bahçeyi bağı
Orda bülbül sesi eksik kalıyor

Durdurdun aklımı kalmadı şuur
Saçlarını bilen rüzgarlar durur
Dudağını gören kiraz kudurur
Renkler kifayetsiz eksik kalıyor

Bu sefer abayı çok fena yaktım
Nedense olmuyor sana da saklım
Yarım yapalak bu dilim bu aklım
Seni anlatmaya eksik kalıyor

Konuşan dillerim sevgine maya
Az kaldı akıldan çıkıp azmaya
Yetmiyor yetmiyor seni yazmaya
Yirmi dokuz harf de eksik kalıyor











SENDE BULAYIM

Öğret bana gülüm aşkı bilmeyi
Hayata sil baştan tekrar gelmeyi
Yeniden göster ki mutlu gülmeyi
Kim olduğumu ben senden bulayım


Göster içindeki kalp atışını
Yüreğe saplanan ok bakışını
Anlat sönmüş olan aşk yakışını
Kim olduğumu ben senden bulayım


Anlat sevdalarda yatan sırları
Dağları taşları yeşil kırları
Söyle ki aşkı aşk yapan kurları
Kim olduğumu ben senden bulayım


Göster ruhun ruhla buluştuğunu
Lal gözlerin nasıl konuştuğunu
Anlat kalbin kalple yarıştığını
Kim olduğumu ben senden bulayım


Her şeyleri anlat deme ha erken
Kayıp benliğimi öğret eserken
Kalbim dolsun aşkın rüzgarı senken
Kim olduğumu ben senden bulayım













SEVGİSİZ SEVGİLİ

Alıp da götürmüştüm seni gerçek sevgiye
Doğada mutlak aşkı sezip anla bil diye
Şaşırdım kaldım sendeki anlamsız ilgiye
Geçilmez yol diyorsun sen sevgisiz sevgili


Bak da inan doğanın sonsuz saltanatına
Bozkırlarda sevdaya doğru koşan atına
Bülbül kuşunun güle olan seranatına
Yalandan rol diyorsun sen sevgisiz sevgili


Sitem edip durdun da unutmadın yasını
Sevginle doldurmadın sevdaların tasını
Görmedin bile taşa sarılıp o yosunu
Kurumuş çöl diyorsun sen sevgisiz sevgili


Bak dinle kardelenin karlara vedasını
Bin bir çiçeği kendi içinde edasını
Börtü böceğin sevgi haykıran sedasını
Duymadan fal diyorsun sen sevgisiz sevgili


Nereye baksan orda bir tür aşk gelişiyor
Sarmaşık meşelere, sarılıp erişiyor
Bulutlarla rüzgarlar dans edip sevişiyor
Yeşermez dal diyorsun sen sevgisiz sevgili


Sonsuz sevgi yaşanır hem de suyun içinde
Sevdaya yanar doğa her şey uyum içinde
Senden hariç kainat aşkta oyun içinde
Çamurlu göl diyorsun sen sevgisiz sevgili















SEVGİLİM DESEYDİ

Deli ediyorsun yıllar yılı deli
Bu bezgin hayatım böyle mi sürmeli
Karşılık canımsa al işte bedeli
Yeter ki dillerin sevgilim deseydi


Yalnız geçer mi bir ömür tek başına
Ömrümüz geldi de geçiyor boşuna
Kurşuna hedefim giderse hoşuna
Yeter ki dillerin Sevgilim deseydi


Her şeyim fedadır benimle olmana
Ses etmezdim aşkı gönlüme salmana
Razıydım bu canı tenimden almaya
Yeter ki dillerin Sevgilim deseydi


Gönül vuslatını diller bir an önce
Ardından koştuğun yalan mıydı sence
İstersen biterdi bu zalim işkence
Yeter ki dillerin sevgilim deseydi


Beni sarhoş yapan deliliği bir sor
İki kelimeyi söylemek çok mu zor
Razıydım başımdan yağdırsan da kor
Yeter ki dillerin sevgilim deseydi

















GÖZÜM AÇIK GİTMESİN

Böyle suskun kalmakla canıma kıyacaksın
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin
Yakın da öldüğümü elbette duyacaksın
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin


Bu garip sensizliğe aklını da yitirir
Yer kendi kendini de bedenini götürür
İnan ecelden önce bu aşk beni bitirir
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin


Geceden sabaha dek her anını özlerim
Kum gibi kaynaşıyor sana hasret gözlerim
Belki de bu dünya da noktalanır sözlerim
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin


Katillerin katili benzeme ha kabile
Ecelimi yazarsın gün be gün bile bile
Ne olur bir hareket ver de o tatlı dile
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin


Meçhule seyahattir yapılan bu sefer ki
Bir defaya mahsus kır içinde ki o erki
Al sevaplarımı hep senin olsun yeter ki
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin


Artık baş ağrıtamam ne sözle ne de sazla
Ne istedim ki senden bir kelimeden fazla
Uzat ellerini göz kapağımı sıvazla
Bir kez seviyorum de gözüm açık gitmesin
















ÖLDÜRÜR BENİ

Mana veremedim sende ki kine
Gururun uğruna oldum rehine
Hesabı çevirip kendi lehine
Koz diyen dillerin öldürür beni


Ser sefil zor bela geldim kırkıma
Çomak sokuyorsun dönen çarkıma
Dünyanın yükünü vurup sırtımı
Toz diyen dillerin öldürür beni


Hasret ateşiyle kalbimi yakıp
Garip halime bin bir lakap takıp
Fedakarlık yapan şevkime bakıp
Yoz diyen dillerin öldürür beni


Maddi maneviyat var aşk tasın da
Yalanın bini bir pul martasın da
Baharı görmeden kış ortasın da
Yaz diyen dillerin öldürür beni


Kırk deveye bedel inat şerin de
Bir türlü durmadın sevda yerin de
Tavuğu verirken her seferin de
Kaz diyen dillerin öldürür beni


Yakın da girerim dönülmez yasa
Bendedir elemle yoğrulan tasa
Sinemin üstüne hep basa basa
Vaz diyen dillerin öldürür beni












KİMİN ELİNDE

El elden üstün olur elbette
Fakir garip düşer uzak gurbette
Zenginin elleri yağ ile ette
Doyan doyuyor aç kimin elin de


Bizler de bulunan aciz bir el ki
Yalnızca bir şeye yetiyor belki
Diller de son sayı sıfır bir iki
Sayan sayıyor üç kimin elin de


Yirmi dört saati sarıp gün eden
Hira değil miydi sanki güm eden
Boşlukta bekleyen yıldız kümeden
Kayan kayıyor güç kimin elin de


O hakikat söyler doğruyu söyler
Verdiği kararı ne güzel eyler
Tahtından ayrılan ağalar beyler
Giden gidiyor taç kimin elin de


Akıl sır ermez ki sonsuz yılına
Canım feda olsun onun yoluna
Cennetten İbrahim nebi kuluna
İnen iniyor koç kimin elin de


Muhammet Mustafa Resul yüzünden
Kainat yarattı onun tozundan
İnsan vazgeçiyor oğul kızından
Seven seviyor uç kimin elin de
















BİTSİN BU SEVGİ

Tavrın karanlığa benzer elbise
Arkamızdan neler söyler el bize
Bu aşkı havale et ki temize
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi


Sözlerin adeta zehir zemberek
Şimdi acılara zulüm mü derek
İsyanını dizdin bunu bilerek
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi


Ayak uyduramam arsız huyuna
Mana veremedim senin suyuna
Hesabı yapıver enden boyuna
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi


Beni bir sevgili bile sanmadın
Yıllarca bekledim aşka kanmadın
Benim için bir gün bile yanmadın
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi


Nasıl taş kalplisin aklım almıyor
Zor ile güzellik asla olmuyor
Madem ki kalbine sevgim dolmuyor
Ayrılalım dersen bitsin bu sevgi


















KAR MI KALACAK

Unutma bu günler çok çabuk geçer
Gün gelirde yıllar ayları biçer
Her canlı ecelden şerbeti içer
Yaptığın yanına kar mı kalacak


Kim kimi kayırır kim kimi aklar
Mezarına gelip seni kim yoklar
Bunca eziyetin ne gereği var
Yaptığın yanına kar mı kalacak


Bana vereceğin bir parça sevgi
Sevgime karşılık duysaydın saygı
Sende çektirirsin tasa ve kaygı
Yaptığın yanına kar mı kalacak


Sakın kar zannetme bunca zulümü
Erkenden soldurdun bir tek gülümü
Düşünmez misin hiç gelen ölümü
Yaptığın yanına kar mı kalacak






























VAZ GEÇMEK KOLAY MI

Gün olur bülbül gül dalına konmaz
Ferhat vazgeçer de Şirine yanmaz
İsmin dilimdedir anmadan kanmaz
Senden vaz geçmek o kadar kolay mı


Belki tırnak eti keserde gider
Belki ay geceye küserde gider
Çırpınan yüreğim sensiz ne eder
Senden vaz geçmek o kadar kolay mı


Sevdalı gönlüme zehir eksende
Pençeni kalbime vurup söksen de
Yaşım olsa bile yetmiş seksende
Senden vaz geçmek o kadar kolay mı.



































GÜNEŞ ÜŞÜTÜYOR


Böceklere nebata sevinçleri veren sen
Gittin gideli güneş bile çok üşütüyor
Koca Kainata tüm sevgileri seren sen
Gittin gideli güneş bile çok üşütüyor


Sen giderken baharlar döner kara kışlara
Şakıyıp da ötüşmek haram oldu kuşlara
Gücüm yok gözümdeki boşalan şu yaşlara
Gittin gideli güneş bile çok üşütüyor


Yokluğunda kuruyor gül sümbül zambak lale
Zavallıyım düşürdün beni keşmekeş hale
Ölüm sessizliğinde kaybolurken meçhule
Gittin gideli güneş bile çok üşütüyor


























UNUTTUM

Unuttum devrilen koca çınarı
Unuttum başımda yanan feneri
Sorarsan bende ki bu boş hüneri
Seni düşünmekten sevdiğim derim


Unuttum mazimde olan sırları
Unuttum yazımı yeşil kırları
Bumu diye sorsan aklımın karı
Seni düşünmekten sevdiğim derim


Unuttum suyumu hem de aşımı
Unuttum dert çeken dertli başımı
İlle de sorarsan bana suçumu
Seni düşünmekten sevdiğim derim


Unuttum anamı dertli babamı
Unuttum ceddimi soylu atamı
Sorarsan yaptığım yanlış hatamı
Seni düşünmekten sevdiğim derim


Unuttum fidanda açan gülümü
Unuttum yaşımı ahir ölümü
Boşa harcıyorsun dersen ömrümü
Seni düşünmekten sevdiğim derim




















BÖYLE CAN ALMIYOR

Gözlerindeki ışık sanki irem bahçesi
Yıllarca suskun kalan tüm dillerin lehçesi
Kalbimi parçalayan birer kartal pençesi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Dünyaya kafa tutup isyan kaldırır gibi
Keskin kılıca benzer kalbe saldırır gibi
Karanlığı yırtıyor hem de çıldırır gibi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Titretirken içimi sefil bir öz bırakır
Gizemli bakışların sualsiz bir söz bırakır
Tutuşturur kalbimi bir avuç köz bırakır
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


O bakışı karşılık verecek fermanım yok
Zelzeleye tutuldu vücudum dermanım yok
Yavaş yavaş zehrini kalbime boşaltan ok
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor


Bakışın kızıl alev siyah kaşın kemer mi
Hangi ırkın gözleri Eti Aka Sümer mi
O bakışların sanki birer fırlamış mermi
Azrail bile böyle yakıcı can almıyor























YAKTIĞIN GİBİ


Volkanlar kudurursa yerini tutmaz
Aşk şahikasına çıktığın gibi
Gönlümü çengeller durduramaz ki
Sevdanı kalbime taktığın gibi


Bu çılgınlık hali benden gitmiyor
Vuslatına yanmak inan yetmiyor
Ne mermi ne kurşun tesir etmiyor
Ateş gözlerinle baktığın gibi


Sevgiler sevdanı bende aşamaz
Bu can bu bedende sensiz yaşamaz
Nehirler coşsa da böyle taşamaz
Gönlünden gönlüme aktığın gibi


Seninle olunca dünya vız gelir
Kanayan yarama sevgin tuz gelir
Cehennem ateşi bile az gelir
Kalbimi böylesi yaktığın gibi


















YALAN MI

Yalan diyorsun o acı dilinle
Sevgiye susayan açlar mı yalan
Özenle ördüğüm bin bir gülümle
Başına taktığım taçlar mı yalan


Özlemle geçen bir gün bin asırsa
Al götür nefreti gönlün taşırsa
Sevgilim demek en büyük kusursa
Aşk için işlenen suçlar mı yalan


Önce sendin benim hatırı soran
Her gece beraber fasılı kuran
Ahu göz üstün de asılı duran
Gergefe benzeyen kaşlar mı yalan


Yalnız senin için bin günah edip
Adını anarak her gün ah edip
Aşkının uğruna ömrü kahredip
Başımı vurduğun taşlar mı yalan


Şimdi aşk çileni eğir elin de
Uzayan çizgiler seyir tenin de
Dönüp duran zaman değirmenin de
Beyaza bürünen saçlar mı yalan


Ben çok ısrarlı sen keçi inatlı
Senle baş edemez olsa bin atlı
Omzuma tüneyen beyaz kanatlı
Dertleşip durduğum kuşlar mı yalan


Karşılıksız çıktı verdiğin her çek
Sen yalanla doldun bana da gerçek
İstemem sevgini benden geri çek
Gözümden dökülen yaşlar mı yalan


Sonun da beşeri sevgiyi yıkıp
Gerçekçi olmayan gönülden çıkıp
Uhrevi pota da kalpleri yakıp
Kuldan Hakka dönen aşklar mı yalan












ÇEVİRDİN BENİ


Zehir düğümlerle bağlı ağında
Bin parçaya bölüp eğirdin beni
Kibirli kalbinin nar ocağın da
Vuslat ateşiyle kavurdun beni


Siyah saçlarımı beyaza karıp
Lal olan dillerim niyaza durup
Sıcak bedenimi ayaza vurup
Kasırga olup da savurdun beni


Yüreğime kara kefen giydirdin
Sensiz geçen günü bin yıl saydırdın
Sonunda gönlünü benden caydırdın
Yıkılmaz dağ iken devirdin beni


Toz duman estirdin abu dağım da
Gülücükler dondu şu dudağım da
Nefes alıyorum gerçi sağım da
Ölüden farksıza çevirdin beni



















CANANI GETİR


Kalbimde ki sevgi sana volkandı
Şimdi git de eski cananı getir
Gözlerimden akan yaş değil kandı
Şimdi git de eski cananı getir


Mutluluk mu verdin bana bir anlık
Aydınlık dünyama çöktü karanlık
Artık neye yarar onca pişmanlık
Şimdi git de eski cananı getir


Uzaktan uzağa bir kez el ettin
Ardından kuzular gibi melettin
Gülen gözlerimi coşkun sel ettin
Şimdi git de eski cananı getir


Aklına sordun mu nedir bu tavır
Hadi al zamanı geriye devir
Elindeyse kırk yıl önceye çevir
Şimdi git de eski cananı getir


Bekledim vuslatın sabahlarını
Çok çektirdin bana o ahlarını
Sıyır vücudundan günahlarını
Şimdi git de eski cananı getir






















ŞİMDİ


Seni arıyor bu hasret gözlerim
Vuslata saatler vuracak şimdi
Sabırsız saklanır dilde sözlerim
Her şeyi yeniden soracak şimdi


Yağmurlar saçım da fallara baksın
Islatıp tepeden tırnağa aksın
Canımın için de gönlüm de teksin
Her an kalbim durdu duracak şimdi


Saçlarım beyaza döndü başım da
Kırkların üstüne çıktı yaşım da
Aniden görünce seni karşım da
Kanım damarımı yaracak şimdi

































YETMEDİ


Gönlünü sevgime doyuramadım
Gizlice kalbimi çaldın yetmedi
İçimden söküp de ayıramadım
Tamamen sevdam da kaldın yetmedi


Kırk demeden seksen ettin yaşımı
Baharı tatmadan gördüm kışımı
İnatçı tavrınla dertsiz başımı
Türlü belalara saldın yetmedi


Gözlerin öldürür dilin asardı
Bitmiyor sende ki hevesin ardı
Göğüs kafesim de bir canım vardı
Sonun da onu da aldın yetmedi


























YOK NASIL OLSA


Toprağın altına inip gördün mü
Ayan olan düşü hayra yordun mu
Haram mı helal mi diye sordun mu
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Koymadınız hiçbir anane töre
Garibin başına ağ öre öre
Merhamet olmazmış sizlere göre
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Karnınız küp gibi enseniz kalın
Soyun devleti hep ihale alın
Gözünüz doymazsa ceplere dalın
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Zıvanadan çıkıp hep şaşırdınız
Milletin sabrını çok taşırdınız
Gırtlaklardan az mı mal aşırdınız
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Şimdi iç bakalım tatlı şıranı
Ecelden verirler bir gün sıranı
O zaman yakarlar kuru çıranı
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Beyinler sulanmış nasıl azıyor
Sivri dişinizden kanlar sızıyor
Amel defterinde neler yazıyor
Bu toprağın altı yok nasıl olsa


Hayasızca yerken yetim malını
Elbet götürürler bir gün salını
Ne şekil bulursun orda yolunu
Bu toprağın altı yok nasıl olsa













KURTARAMADIM


Hayat yollarıma dizersin engel
Kalbime sapladın ucu ters çengel
Kaçtıkça diyorsun ha bire gel gel
Yakamı senden hiç kurtaramadım


Kara büyü yapıp beni bağladın
Gidiyorum dedim durup ağladın
Bana ne gibi bir imkan sağladın
Yakamı senden hiç kurtaramadım


Aşkımı ayaklar altına serdin
Uğraştın benimle nedir bu derdin
Doğru bildiğime yanlışla erdin
Yakamı senden hiç kurtaramadım


Kabahat eklersin masum suçuma
Asılıp durusun her tel saçıma
Türlü çeşit bela sardın başıma
Yakamı senden hiç kurtaramadım



















GİZLİ SEVDAM


İçimde Tutuşan Aşkın Narı ya
Ne Mora boyandım nede sarıya
Ayırdım gönlümü yarı yarıya
Kendime Sakladım gizli sevdamı


Hayata darılıp sana küs demem
İlle de karşılık olsun istemem
Aşkına diyetlik aşkı dilemem
Kendime sakladım gizli sevdamı.


Çelişkiye düşüp takma kafaya
Sevgimi bil de sür aşkı sefaya
Mutluluğu sen al düşme cefaya
Kendime sakladım gizli sevdamı


Dillerim adını zikredip saysın
İsterse şu gönlün bendende caysın
Öldükten sonrada dünyalar duysun
Kendime sakladım gizli sevdamı




























ÖLMÜŞ YATIYOR


Yorgunluk içinde garip bedenim
Sanki senelere meydan okuyor
Zamanla saçımda artan beyazlar
Eski bir kilime motif dokuyor


Yaşımla yüzümde olan çizgiler
Şimşeğe benzeyip nasıl çakıyor
Karamsarca bakan yaşlı gözlerim
Yıllara darılmış küskün bakıyor


Ağır bedeni zor çeken ayağım
Bir adım sonrası yavaş atıyor
Aşk uğruna boşa harcanan kalbim
Göğüs kafesimde ölmüş yatıyor

































GÖNÜL


Gönül ağlatırda asla güldürmez
Gamsızca belalar verir aldırmaz
Bendeki yarayı sarıp dindirmez
Gönül senle nasıl başa çıkayım


Beni yerden alıp duvara vuran
Düşmanım olup da karşımda duran
Yolumun üstüne tuzaklar kuran
Gönül senle nasıl başa çıkayım


Güzel günlerimi kışla karlatan
Dimağımı söküp boşa fırlatan
Hiç görmedim senin gibi şarlatan
Gönül senle nasıl başa çıkayım


Gelip gelip de şu boynumu büken
Aşk dolu kalbime zemheri eken
Güllerini döküp oldun ya diken
Gönül senle nasıl başa çıkayım






















HUZUR


Bilmem neredesin ey sakin huzur
Ne zaman edersin bana da zuhur
Hep hatalı ben mi bendemi kusur
Gel artık huzurum dertlerime gel


Huzurum duyda gör haykırışımı
Değiştir hayata şaş bakışımı
Değiştir düzensiz ters akışımı
Gel artık huzurum dertlerime gel


Gel ki sabır taşım hiç kırılmasın
Gönlüm sevgilere de darılmasın
Kadehlere varıp da sarılmasın
Gel artık huzurum dertlerime gel

































SANA DEĞİL


Kızgınlığım sana değil bir tanem
Elimi nereye atsam kuruyor
Şanssızlığım Kaderimle ilgili
Atan kalbim bile sanki duruyor


Yaz günümde karlar yağar başıma
Her gün zehir damlar tatlı aşıma
Yılda bir kez sen gitsen de düşüme
Üç yüz altmış dört gün kabus sarıyor


Geçirmişim sırtıma kor yeleği
Cehennemde yakamam nur meleği
Yüreğimle istesem bir dileği
Umutsuzluk yalnız beni arıyor

































LAF ANLAT


Merhemisin bu kanayan yarama
Şimdi gel de şu kalbime laf anlat
İnan seni düşünmemek var ama
Şimdi gel de şu kalbime laf anlat


Sevgimdir hep düşünceme saldıran
Aklım değil hasretine aldıran
Fakat seni bütününle dolduran
Şimdi gel de şu kalbime laf anlat


Bu gönlümdür beni sana kul eden
Aklım diyor sevmeye yok bir neden
Vuslatını bir de kazanç zanneden
Şildi gel de şu kalbime laf anlat


Bu şiir toplam 705 kez okundu.
26.10.2008 11:33:59

Bu şiire henüz yorum yapılmamış.

Siirdemeti.Net - 2005 Yılından Günümüze Karşılıksız Sevgi ©