kağan işçen (kagan_iscen)
Kervankıran Peşinde
Kervankıran Peşinde
kaçış yok
ölüm bile bu andan sonra
kendimize gelişimiz olacak bilesin
ben böyle şiirlere tutsak bananesiz
sen öyle her sözcüğe
karşılık aramalı
zamanla sonsuzluk kıskacında
düşüncesizce
sen beni sevdin
ayrılığa yaranmak için
havalar soğuktu
güvenin yoktu uykusuzluğuma
gözlerim ağırlaşırsa
bir yok olmak sevdası değildi sence
konuşmayı bilmemekti
ağırlaştırılmış cezam
seni görüp boylu boyunca
ama asla dokunamamaktı
ne gölgene ne sesinin evrende bıraktığı bir ize
Kervankıran peşinde umutluca
ben kavuşmaya korkak inançsız
bir avare taklidiyim yavrucuğum
dur durak bilmeden bahaneler üreten
ölümcül bir sorumsuzluk bu
hengamesi dönme dolaplı
yanılmadan acılarımızda
kendini bulabilmiş sevda çiçeğiydik
ikimiz birlikte
toprağın sesiyle köşe kapmacaydık
göğe ermiş iki sallapati
ağzı açık iki ayran delisi
aynı saksıyı paylaşık
toprağımızdaki aşka
gömülerek…
bizi birbirimizden ayırabilecek
kimin haddiyse
neler olacaksa haddinde
belki şıllık bir sürgünlük
anlamasızlığın çarçamur
gözü arkasında kalmasın diye
bir eksik öldüm bugün
gücendi tanrı maalesef
ihanetim sana yaratılmışlığıma
sana değil anla
uğultulardan kaçarak
yıldız kayması ezgilerinden
medet uman birer çıtırtı eri
devam etmek bitti buraların değiliz
biz
bir göz kırpımında bir ömrü arşınlayarak
sakinleşmeden istekli çığlaşmaya
kış vakitli sahnede yorulmadan öpüştük
kesik kesik kopuk kopuk
döş yerimize sokulmuş kör hançer gibi
hayatı eledik birbirimizde kalan bakışlarımızdan
hayat yok gözlerimizde
varız kış kışa aslan yürekli
sağlam duruşlu aşık ağlayışları
ama ne kalemle yazılmış çizilmiş
ne dille söylenmiş yakılmış
kurtulduk ayrıntılarından haricimizin
şairliği güçsüz bir yanıklaşmaktı bu
tenindi tapınağım bakışlarınla konuşmandı
susuşun bana yakışmazdı
hele ben bağrışlar çağrışlar içinde olmasam
anlarız o zaman uçurumların kimlerin düşüşü olduğunu
sağlam ayakkabı değildir ki ölüşsel kişiselleşmeyi savunmak
hayallerimizi anlatacak bir foya da kalmamış offf offf
son şiirimle keşmekeşli saklanacağım söylediğim gibi
kaybolmak değil tek derdim
tuz buz olabilmenin ayrıntılarındayım anlasana
kınalı kekliğin mahşerleşmesiyim en iyi anında avlanacak
yok oluşun dolayları bile değil bu daha üstün bir şaşlılık
sakallarımı uzattığım gibi çeker giderim şakaklarımdan
ellerin asla şakaklarımı okşayamayacak olsun masalımız
sustalı kalbim bozuk
liselilere yakışmazsalara takmış aklını
sustalı kalbim yaraşır mı sana beni sevmemene
ağlayışlarıma gülmene
basitleştişrmene hayatımı güncelleştirmene
sus tali artık kalbim yordamsızlığıyla
göğsümün altında bakışın atıyor ah nasıl oluyor bu bir bilsem anlasam
atar damarlarımda kendimi görüyorum
her göz kırpışında
ben olmasam şimdi
kim bilir kimlere açılır gözlerin
ben olmasam kimsesizliğin mi doldurur bakışlarını
kömür kokulu Ocak akşamlarında
kim sevgilin olur sahil ışıklarına benzer utancıyla
zor imgeli güçsüzleşmesinde bu şairin
yapıncak umutlu öyküsünde
Kağan İşçen
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir toplam 492 kez okundu.
25.01.2009 21:32:53