Galip Sertel
Ev
Bu ev...Bu ev...Bu ev...
Sabahtan beri
bu evin içine bir ihanettir akan sarı kara
senin bildiğin yanık anızdan daha isli kara...
Çocuklar yine hep öyle güle oynaya
kırmızı gül bağlamışlar uçurtmaya
inip biniyor bulutlara...
Hayıradır diyor ihtiyarlar
ve lâ ilâhe illâllâh bu bir yağmur duası...
Şimdi bulutların en alâsı
mısır tarlasının başına konmalı
yakarışlar su olmalı ey Fuzuli
su kasidesi
bol bol su...
Ne oldu da yazılanlar hep oldu...
Bir cennet yazılıydı o zaman evin kapısında
avara tarlalar bile umutlanırdı yazdan yaza...
Açtık,çıplaktık,soğuktuk
kurtlar ulur
birbirimize çoook
çok sokulurduk...
Gerçekten
bir cennet yazılı mıydı o zaman kapılarda?
Çocuktuk,büyüdük,kapıları kapattık
göç gemileri gelir geçer
biz hep geç kalırdık...
Şimdi oralarda
Tuna Boyları''nda nekadar cehennem varsa
sen yolla bana
biz kıyametlere alışık
soykırımlı sürgünlerde ölümleri aştık...
Demokrasiler varsın ağlasın sular buz tutunca
sevilen toprak aynı topraktı
çok görüldü bize ömür boyu özveriler
dil dağlandı acı sözlerle yokuşlar burcunda
ve yokuşları iniyorum
yokuşlardan inenleri biliyorum sürü sürü,çığlık çığlık...
Renkleri biliyorum
renkler biraz daha solgun
biraz daha sarı karaya çalık
ve uzadıkça bu yağmur duası
biraz daha uzaklaşıyorum bu evden
daha birazcık...
Herşeyimiz satıldı bu evde mezatla
evin içi boş
dolaplar,raflar,duvar yastıkları boş
dışarıda tarlalar,başaklar,bulutlar boş
bir uğursuz boşlukta
oyalanıp duruyor çocukların uçurtması
gül kokulu,umut dolu...
Nuh''un gemisi geldi gelecek kalk gidelim Necibe
sen bilirsin
zaman oyalanma zamanı değil,hiç de değil bu evde...
Galip Sertel
Bu şiir toplam 827 kez okundu.
27.03.2009