Ahmed Sâdi (sadi)
PENCEREM
İhtiyar penceremde sislenirken anılar,
Ben yüreğimde senin yâdını yaşıyorum.
Sana bakar pencerem, sensin bu manzaralar;
Doğduğun günden beri ben sana koşuyorum.
Uzaktın, yaşasak da aynı mahallede biz;
Ben gözümü gurbete dikeli çok olmuştu.
Aynı maceraları yaşasak da ikimiz,
Kader seninle beni uzağa savurmuştu.
Tenlerimiz yabancı bedenlerde sönerken,
Alınyazımız gökte o günü bekliyordu.
Gelince ecel gibi vaktini geçirmeden,
Şaşırdın; zira bugün düne benzemiyordu.
Yeni macerasına atılıyorken gönlün,
Gökte aradığını avucunda bulmuştun.
Bu aşktı va’dettiği sana kalan ömrünün;
Mutlulukla o gece kolumda uyumuştun.
Gurbet… Ah o yürekler dağlayasıca gurbet!
Tam saadetimize kurulmuşken saatler,
Ekmek parası diye revâ mı bu eziyet?
Unutma, aşka pek vefasızdır seyahatler.
Bir kez girdik hikayesine birbirimizin,
Yok sayamam seni ben artık dalgın zihnimde.
Bu gurbet dağlayacak gönlünü ikimizin;
En güzel iklimlerin başladığı mevsimde.
Şimdi sesini bana ancak martılar taşır
Gezdiğin denizlerin en serin sularından.
Nefesler eksildikçe vuslatımız yaklaşır;
Nefesler seni bana, beni sana taşıyan.
Sen yurduna avdet et, ben senin yüreğine;
Son maceran olayım çizgisinde alnının.
Artık hasret kalmasın pencerem gözlerine,
Şu gökkubbede senden başka seda kalmasın.
Bu şiir toplam 764 kez okundu.
21.12.2010 19:31:56