DUYURULAR

NİHAT İLİKCİOĞLU ÖDÜLLÜ ŞİİRLERİMDEN BİR DEMET Şiiri

Facebook'ta Paylaş! Twitter'da Paylaş! Sık Kullanılanlara Ekle!
Harf Boyutu Küçült Harf Boyutu Normal Harf Boyutu Büyüt
Puanınız kaydedildi.
Teşekkür ederiz.
0,0
0
Şiire puan verin!

NİHAT İLİKCİOĞLU (nİhat)

ÖDÜLLÜ ŞİİRLERİMDEN BİR DEMET

ANACIĞIM N’OLUR SENİNLE GELEYİM

Ne gelen var, ne giden.
Neden aramıyorlar beni güzel anam.
Aç mıyım, tok muyum.
Senin gibi sormuyorlar canım anam.

Yağmur oldu gözlerim, kar doldu saçlarım.
Gözyaşımı silmiyorlar,
Saçlarımı okşamıyorlar.
Yıllar bana neden acımıyorlar güzel anam.

Yalnızım, korkuyorum.
Neden kollarına sarmıyorlar beni canım anam.
Derdime merhem sürenim yok.
Bir yudum su verenim yok.
Senin gibi neden sevmiyorlar beni güzel anam.

Anacığım güzel anacığım.
Anacığım canım anacığım.
Beni bırakıp neden gittin anacığım.
Anacığım n’olur seninle geleyim.
Ben sensiz yaşamayı neyleyim.
Canıma can katan.
Anam benim her şeyim.

Unutmayın dostlarım.
Ana gibi yar olmaz.

KADER DEĞİL AYRILIK

Kader değil ayrılık.
Aşkı bilmeyenlerin,
Sevdalılara yaptığı zulmün adı.
Ağlayanların,yalnız kalanların feryadı.
Yaraların en derini.
Sevilenin sevene bir oyunu.

Kader değil ayrılık.
Aşkı bilmeyenlerin,
Sevdalılara kıydığı ölümün adı.
Masumların,zavallıların feryadı.
Dertlerin en çekilmezi.
Nankörlerin şeytanla yakın dostluğu.

Kader değil ayrılık.
Aşkı bilmeyenlerin,
Sevdalılara acımadığı kötülüğün adı.
Sevmeye tövbe edenlerin feryadı.
Talihsizliğin en büyüğü.
Şıpsevdilerin değişmez bir kanunu.

Kader değil ayrılık.
Aşkı bilmeyenlerin,
Sevdalılara anlattırdığı öykünün adı.
Hüzünlenip içenlerin feryadı.
Tokatın en acı vereni.
Sevilenin sevene bir oyunu.

İLLAKİ OLMALI

Sırrını saklayacağı bir S I R D A Ş I N,
Derdini paylaşacağın A R K A D A Ş I N olmalı.
Yalnızlığına bir Y O L D A Ş I N,
Kavgada G A R D A Ş I N olmalı.

Ardında dağ gibi duran B A B A N,
Yarana merhem süren A N A N olmalı.
Derdine ağlayan bir B A C I N,
İyi günde, kötü günde yanında E Ş İ N olmalı.

Düştüğünde bakacak E V L A D I N,
Derdine derman bulacak T A B İ P olmalı.
Herşeyi öğreten bir U S T A N,
Öldüğünde iyiydi; diyecek iki, üç K O M Ş U N olmalı.

Bazen D E L İ L İ Ğ İ N,
Bazen S E R S E R İ L İ Ğ İ N,
Altın gibi H U Y U N ve A H L A K I N,
Boş kalbine de bir S E V G İ L İ N olmalı.

A K L I N olmalı.
F A R K I N olmalı,
Ve bazen de Ş A R T I N olmalı.
İlla ki olmalı!

Yoksa yaşamıyorsun.

KORKMADIN EVLENDİN

Her yeri yıkarım dedim.
Bu şehri yakarım dedim.
Kafama sıkarım dedim.
Korkmadın;
Bile bile evlendin.

Saçından sürürüm dedim.
Mahalleye seni güldürürüm dedim.
Kocan olacak adamı öldürürüm dedim.
Korkmadın;
Bile bile evlendin.

Beni seviyor diye bağırırım dedim.
Sözde kalmayacak yuvanı dağıtırım dedim.
Acıların en büyüğünü yaşatırırm dedim.
Korkmadın;
Bile bile evlendin.

Her gece kapında sabahlarım dedim.
Her gece kapında içerim, ağlarım dedim.
Mecnundan beter olur; aklımı kaçırırm dedim.
Acımadın;
Bile bile evlendin.

Anladım ki;
Sevmek buymuş.
Ölümü göze almakmış.
Ve anladım ki;
Zorla güzellik olmuyormuş.
Benim gibi garibin;
Kaderi buymuş.

Ne diyeyim.
Mutluluklar.
Her şey gönlünce olsun sevgilim.

DEĞİLİM

Ağarmaya başladı saçlarım.
Sızlamaya başladı ayaklarım.
Azalmaya başladı dermanım.
Anamın doğurduğu gibi kalacak değilim ya.

Terk etti tüm sevdiklerim.
Tükendi tüm ümitlerim.
Bitti aşıklığım,bitti gençliğim.
Anamın aldığı oyuncaklarla oynayacak değilim ya

İçtiğim su,yediğim sadece kuru aş.
Öfke,inat,huzursuzluk,gözümde yaş.
Oldu olacak derken oldu otuz dördünde yaş.
Anamın doğurduğu gibi kalacak değilim ya.

Çizgiler doldu gülen yüzüme.
kimseler uğramaz oldu evime.
Sevdiğim kızlar nine,bende oldum dede.
Yirmilik delikanlı gibi kalacak değilim ya.

Elimde asa,belim büküldü.
Öksürmekten ciğerlerim söküldü.
Bir de duyarsınız ki; bu garip şair öldü.
Bu dünyaya dama direk kalacak değilim ya.

GİDERKEN YANINDA GÖTÜR GÜLÜŞLERİNİ

Giderken.
Yanında götür gülüşlerini.
Öpüşlerini.
Özlemeyeyim.
Kokunu da götür.
Arzulamayayım seni.
Tenini.
Yanımdasın zannetmeyeyim.
Sevişmeyeyim gölgenle.
Unutma sakın hayalini.
Onu da götür.
Odamda dolanmasın.
Kırmızı pabuçlarını da götür.
Gelmesin ayak seslerin.
Gül tablosunu.
Kül tablasını.
Ne varsa.
Kuş tüyü yastığını da al yanına.
Sarılmayayım sen diye.
Yanında götür hasretini.
Burnumda tütmeyesin.
Ve bu şehirden al götür kendini
Çıkıpta karşımdan gelmeyesin.
Kalbini de sök kalbimden.
Yokluğun acıtmasın.
Ellerini de çek ellerimden.
Kanatmasın.
Yanımdan götür maziyi.
Hatırlayıpta her gün.
Yaş düşmesin tek tek gözlerimden.
N’olur sevgilim n’olur.
Allahını seviyorsan.
Al elimden şu masum bakışlı resmini.
İstemem tesellisini.
Yakmasın beni ateşlerde.
Bakıp bakıp öfkelenmeyeyim.
Öpüp öpüp delilenmeyeyim.
Bende sana ait hiç bir şeyin kalmasın.
İstemem bana hatıra olmasın.


ÖLMEK YAKIŞMAZ BANA

Varsın gitsin o.
İstediği adam olsun.
Hiç sesim çıkmayacak.
Söz veriyorum.
Dostlarımın,
Halkımın çok sevdiği,
Ben bir ozanım.

Bir vafasız için.
Ölmek yakışmaz bana.

İÇİMDEKİ ÇOCUK AĞLAYACAK

Gözlerimi kara bulutlar sardı.
Birazdan başlayacak yağmurlar.
Şimşekler çakacak beynimde.
Birazdan kuduracak içimdeki fırtınalar.
Ve birazdan yaşanacak ayrılık.
İçimdeki çocuk ağlayacak.
Susturamayacağım elma şekeriyle kendimi.
Ayrılık kurşunuyla debeleneceğim yerlerde.
Umut güneşi hiç doğmayacak sabahlarıma.
Acımasız azraile,
Tereddütsüz teslim edeceğim bedenimi.
Ve içimdeki çocuk korkacak yalnızlığa.
Uzun saçlı bir bebekle bile,
Avutamayacağım kendimi.


GİT YA DA DUR GİTME

Gidişinin son cümlelerini kurma bana.
Oldum olası sevmem veda sözlerini.
Haydi git.
Ya da dur gitme.
Alışık değilim vedalara.
Gidiyor musun?
Gidiyorsun.
Bu defa kal demeyeceğim.
Gururlu olmalıyım.
Ayakta kalmalıyım.
Haydi git.
Başını dik tut yalnız.
Suçlu olduğunu bilmesin kimseler.
Bak yine seni el üstünde tutuyorum.
Her defasında olduğu gibi.
Seni kayırma huyumdan
Vazgeçmeyeceğim anlaşılan.
Olsun.
Olsun.
Kimler ne derse desinler.
Ben sana toz konduramam.
Yıllar öncesine dayanan.
Uzun bir aşk hikayesinin kahramanısın sen.
Neyse.
Gitmek istiyordun.
Haydi git.
Ya da dur gitme.
Beş dakika daha kal yanımda.
Ooof ya.
İlla gitmek zorunda mısın?
Alışık değilim ya; sensiz bir güne.
Zor olacak.
Bana iyi koyacak.
Gidiyor musun?
Dur bir daha bakayım yüzüne.
Dur bir daha öpeyim ne olur.
Vakit tamam öyle mi?
Veda zamanı mı şimdi?
Gidiyor musun?
Vazgeçsen olmaz mı gitmekten.
Tamam tamam git.
Kendine iyi bak deme.
Bu lafı da sevmiyorum.
Yoksa ben kendini beğenmiş biri miyim?
Ha bu arada sevdiğin film geldi şehre.
Ben daha önce izlemiştim.
Kısaca konusunu anlatayım sana.
Oooof ya tamam.
Sustum.
Ne kadar çok konuşuyorum değil mi?
Aslında işin aslı.
Senden ayrılmak istemiyorum.
Evet lafa tutuyorum ki
Treni kaçırasın diye.
Belki o zaman gitmekten vazgeçersin.
Ya sahi sevgilim.
Sen neden üzüldün şimdi.
Sen de gitmek istemiyorsun değil mi?
Yoksa film dedim de.
Sinemaya gidecek paran mı yok.
Haydi bu seferlik de beraber gidelim.
Ya da yok yok benimle gitme.
Film izlerken boynuna sarılırım.
Bu da tam giderayak bana koyar.
Hem gören arkadaşlar hala sevgili sanmasınlar.
Haydi gözüm hoşça kal.
Kendine iyi bak.
Bana da dedirttin ya.
Neyse….

BENİM BABAM ŞEHİT ANNE

Vatanını, milletini düşmanlara vermedi.
Bayrağını göklerden indirmedi.
Ezanlarını dindirmedi.
Benim babam şehit anne.

Tabutu al bayrakla örtüldü.
Eller üstünde cennete götürüldü.
Binlerce asker taburu ardında yürüdü.
Benim babam şehit anne.

Ağlama anne, üzülme.
Araba çarpmadı babamı.
Dizine vurma anne, düşünme.
Babamın yerine ben koruyacağım vatanımı.

Babamın asker elbisesini ben giyeceğim.
Ben de askere gideceğim.
Benim babam şehit anne.
Ben de babam gibi şehit düşeceğim.

Arkadaşlarım babasız kaldın diyorlar.
Hiç ağlamıyorum anne.
Şehit oğlu adın diyorlar.
Babamla gurur duyuyorum anne.

ZOR BULURSUN

Madem bitti bu aşk.
Madem sevmeyeceksin artık.
Madem gidiyorsun.
Al yüreğini.
Al yüreğini acıtmadım.
Kanatmadım.
Aldatmadım hiç.
Böyle bir seveni,
Bir daha da,
Zor bulursun artık.

Madem benden bıktın.
Madem kalbimden çıktın.
Madem gönlümün sarayı yıktın.
Al ellerini.
Al ellerini bırakmadım.
Başka elleri hiç tutmadım.
Böyle bir seveni,
Bir daha da,
Zor bulursun artık.

Madem gitmeyi kafaya koydun.
Madem hatırları siliyorsun.
Madem yaşananları hiçe sayıyorsun.
Al gözlerini,
Al gözlerini aratmadım.
Uzaklardan hiç baktırmadım.
Böyle bir seveni,
Bir daha da,
Zor bulursun artık.


EY İSTANBUL SEVDİĞİM SANA GELİYOR

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Çok iyi bak ona.
Üşütme rüzgârlarınla.
Islatma yağmurlarınla.
Korkutma zalim insanlarınla.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Mekân edecek seni.
Pahalı olmasın evinin kirası.
Uzak olmasın otobüs durağı ile evinin arası.
Gözü dönmüş katil, sapık olmasın komşusu.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Sahip çık ona.
Alıştırma sakın diskolarına, barlarına.
Bulaştırma sakın kötü alışkanlıklarına.
Yem olmasın kurtlarına, kuşlarına.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Gözün gibi bak ona.
Boğulmasın derin dalgalarında.
Solmasın ilkbaharlarında.
Ağlamasın hasret akşamlarında.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Gözün aydın.
Bir kişi daha eklendi nüfusuna.
Oy seçmen sayısına,
Kuyruk sırasına.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Güven ona.
Yalancı, dolandırıcı, hırsız değil.
On parmağında on hüner arsız değil.
Onu, bunu kandırmaz yarsız değil.

Ey İstanbul.
Sevdiğim sana geliyor.
Övün onunla.
Bir şair kazandın.
Şiirler yazacak İstanbul için.
Bir yazar kazandın.
Tarihini anlatacak İstanbul’un.

Ve ben zavallı adam ise,
Yüreğim sevdasını.
Bedenim tenini özleyecek.
Gözlerim yollarını gözleyecek.
Bekle ki.
Resimleri, mektupları gelecek.
Uçtu bir kuş misali.
Bekle ki dönecek.
Bekle ki dönecek.

YAŞIM KAÇ BENİM ?

Aklıma bakarsan yaşım – 50
Aynaya bakarsan – 70
Fotoğraflarıma bakarsan – 20
Şiirlerime bakarsan – 15 - 16
Giydiklerime bakarsan – 19 - 25
Yediklerime bakarsan – 80
Sağın solun dediklerine bakarsan – 40 - 45
Sevdama bakarsan – 18
Bana bakarsan – 95
Ana yaşıma bakarsan – 38
Çocuklara bakarsan – Çocuk yaştayım.

Yahu yaşım kaç benim.


BİLMESİN

Gidecekse eğer.
Şehre yağmur yağdığı gün gitsin.
Ağladığımı görmesin.

Durup iki arkadaş konuşuyoruz.
Zannetsin ki kırk yıllık dostuz.
Herkese sorduğumu, aradığımı düşünmesin.

Ve bir gün görürse eğer.
Şehre kar yağdığı gün görsün.
Yaşlandığımı bilmesin.


MEZARCI

Mezarımı derin kaz mezarcı.
O hain yar cesedimi görmesin.
Öpmesin.
Elleri değmesin.
Vefasızlar giremez diye yaz mezarcı.
O nankör yar gelmesin.
Toprağıma yüzünü sürmesin.
Gözyaşları düşmesin.
Benim ki.
Ne kapris, ne naz mezarcı.
Dualar etmesin.
Pişmanlıklarını söylemesin.
Bir fidan bile dikmesin.
Hem ben ölmedim ki.
O zalim yar öldü.
Ona bu ölüm bile az mezarcı.


HANİ BU BAYRAM GELECEKTİN BABA

Hani bu bayram gelecektin baba.
Ellerini öpecektim.
Sen de elma yanaklarımdan öpecektin.
Berhudar ol evladımmm diyecektin.
Neden gelmiyorsun baba.
Melek teyzeler izin vermiyor mu?
Sen de evladımı özledim de.
Ağla.
Boynunu bük.
Uzat serçe parmağını onlara küs.
Gönderirler seni bana.
Onlar birer melek baba.

Hani bu bayram gelecektin baba.
Bayram harçlığımı ceplerime koyacaktın.
Siyah ayakkabılarımı boyayacaktın.
Bana mor bi macik alacaktın.
Neden gelmiyorsun baba.
Zebani amcalar izin vermiyor mu?
Sen de onlar görmezken kaç gel bana.
Hani ben peşine düşünce kulağımı çekerdin ya.
Kulaklarını çek otursunlar evlerinde.

Hani bu bayram gelecektin baba.
Beni parklara götürecektin.
Çarpışan arabalara bindirecektin.
Sımsıkı ellerini tutup,
Beni nineme, dedeme götürecektin.
Neden gelmiyorsun baba.
Toprağını çok mu üstüne attılar.
Mezarını çok mu derin kazdılar.
Ellerimi tut.
Ben seni kaldırırım.
Güçlüyüm ben baba.

Anne şu babama sen söyle yaa.
Söyle de gelsin.
Seni sever.
Ancak sen ikna edersin.

Baba sana söz veriyorum.
Uslu bi çocuk olacağım.
Tamam yaramazlık da yapmayacağım.
Harçlık da istemiyorum.
Sen gel yeter
Mor macik de alma bana.
Sen gel bana.
Öpeyim, sarılayım sana.
Sen gel baba.

Ama baba yaa.
Yaa lütfen ama baba yaa.
Herkesin babası yanında.
Sen de yanımda ol lütfen.
Özledim seni.
Hadi gel bu bayram.
Gel n’olur.
Gel ki;
Bayramım olsun.


CANIM ÖĞRETMENİM

Işığım oldun karanlık yolumda.
İyilik meleği oldun kolumda.
Sesin yankılanır sağımda, solumda.
Benim canım öğretmenim.

Okulun o ilk yılları seni gördüm.
Canımdan çok seni sevdim.
Şu küçük kalbimi sana verdim.
Benim güzel öğretmenim.

Yol gösterdin cahilliğe saparken.
Doğruyu öğrettin yanlışı yaparken.
Annem gibi gözyaşımı sildin ağlarken.
Benim dünya tatlısı öğretmenim.


KURTULDU

(Bu şiiri Özürlü Arkadaşım Halil in Vefatından Sonra Yazmıştım)

Ağlıyoruz.
Son yolculuğuna uğurladık.
O çok sevdiğimiz,
Özürlü dostumuz Halil ’ i.
Cennet mekanı,
Günahı af olsun.
Ruhuna bir fatiha.

Seviniyoruz da.
İyi ki öldü.
Dertliydi, işsizdi, özürlüydü.
Hayatın ızdıraplarından kurtuldu.
Kimse iş vermiyordu.
Tatmamıştı hiç mutluluğu.
Al yanağındaki yaşları kurudu.
Kurtuldu, kurtuldu.
Herkesçe acınmaktan.
Devlete, işverenlere yalvarmaktan.
Üç aylık sakatlık maaşı
Bir gün yiyip, beş gün aç kalmaktan.
Kurtuldu.


NEDEN GELMEZ Kİ....?

Sanki geçit vermeyen karlı yolda.
Sanki demir parmaklıkta.
Sanki pranga var ayaklarında.
Neden gelmez ki.
Neden neden.

Sanki sıralı dağlar var önünde.
Sanki gözünü korkuttular ölümle.
Sanki benim yanımda zulümde.
Neden gelmez ki.
Neden neden.

Sanki gelince yüzüne bakmam.
Sanki kapımı kapatırım açmam.
Sanki dargınım bir daha barışmam.
Neden gelmez ki.
Neden neden.

Sanki geldi diye öfkeleneceğim.
Sanki her suçu kendisine yükleyeceğim.
Sanki bu aşk bitti sevmiyorum diyeceğim.
Neden gelmez ki.
Neden neden.


EY OĞUL !

Ey oğul !
Ezanda kulağın,
Namazda gözün olsun.
Yüreğinde merhamet,
Elinde kuran olsun.
Bayrağını göklerden indirme.
Vatanın namusun olsun.
Dilinden duaları düşürme.
Güzel ahlakın, altın gibi huyun olsun.
Küçüklerini sev,
Büyüklere saygın olsun.
Kendini görme dev.
Düşenlere iyiliğin dokunsun.
Dostlarına güler yüzlü, tatlı dilli, sadık ol.
Doğru sözlü, hak ve hukuklu tanık ol.
Yalan yere yemin etme, suçsuza iftira atma,
Efendi, mert ve Müslüman ol.


NASIL UNUTURUM SENİ

Gözlerimde yaş,
Yüreğimde sızı gibisin.
Dilimde dua,
Alnımda kara yazı gibisin.
Nasıl unuturum seni.

Yaşadığım dört mevsim,
Geçen her dakika, her saat gibisin.
Bir ekmek, bir su ismin,
Verilmiş vaat gibisin.
Nasıl unuturum seni.

Sazımda nota,
Yarım kalmış bir ezgi gibisin.
Çizilmiş rota,
Fırtınaya tutulmuş kaptan gibisin.
Nasıl unuturum seni.

Geceleri ay, gündüzleri güneş.
Karanlık odama ışık gibisin.
Kalbimde sevdadan bir ateş,
Sen bana aşık gibisin.
Nasıl unuturum seni.

KAHPESİN AYRILIK

Düşürdün dilden dile.
Süründürdün gurbet il/e.
Çektirdin bin bir çile.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

Bitmiyor üzüntüm, bitmiyor gam.
Gülmek de yaşamak da haram.
Dostlarımla bozuldu aram.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

Doldu elime bir avuç gözyaşı.
Yandı yüreğimin başı.
Aah aah şimdi derler vardı aşığı.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

Kaderin en karası.
Derin kurşun yarası.
Ölümle yaşam arası.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

Sensin kazanan.
Şakan kötü, adın yavan.
Aah aah bu ne yaman.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

Uykumu kaybettirdin gözüme.
Döndüremezsin beni eski özüme.
Ayrılan hak verir benim bu sözüme.
Kahpesin be ayrılık.
Kahpesin işte.

İNSANIZ YA HEVAL

Babam Kürt.
Anam Türk.
Fark etmez; dil, din, ırk.
İnsanız ya heval.
Kimseye zararımız olmaz.

Doğmak ; aynı doğmak.
Ölmek ; aynı ölmek.
Bir bedende aynı can, aynı kan.
Ve aynı dünyada yaşamak.

Ya işte böyle çavreşamın.

ÜŞÜMEZSİN ARTIK REİS

Yıl 1954’tü
Sivas’ın Şarkışla ilçesi,
Elmalı köyünde;
Elma yanaklı
Nur topu gibi.
Bir erkek evladı doğurdu.
Fidan ana.
Adı.
Muhsin Yazıcıoğlu.

Okudu.
Veteriner oldu.
Siyasete atıldı.
12 Eylül askeri darbesinde,
Yedi buçuk yıl.
Mamak cezaevinde
Ülkücü kuruluşlar davasında yargılandı.
Çarmıha gerildi.
Allahın yarattığı canına elektrik verdiler.
Tırnaklarını söktüler.
Oooy oooy Muhsin’im.
Liderim.
Alperen’im.

Gözleri parke parke taş duvarlarda.
Güneş görmeyen odalarda.
Betonlarda.
Üşüdü.
Hep üşüdü.
Oooy oooy Muhsin’im.
Liderim.
Alperin’im.

Azrail’le köşe kapmaca oynadı.
Dört defa kaza atlattı.
Ölümden döndü.
Azrail’e meydan okudu.
27 Mart 2009 günü
Maraş’ın Göksun ilçesi
Kanlıçukur’da helikopteri düştü.
Bir metre karın altında kaldı.
İşte oracıkta öldü.
Döngel köylüler
Keş dağında aradı.
Bulamadılar.
Bizlerde döngel dedik Muhsin Yazıcıoğlu’na
Ama demekle olmadı.
İki gün kırk yedi saat.
Arandı cesedi.
İki yüz kişi seferber oldu.
Arandı, arandı.
Ama nafile.
Sonunda bulundu.
Bir metre karlar altındaydı;
Hani demişti ya;
Cezaevinde üşüyorum diye,
İşte şimdi de karlar altında üşüyor.
Ooy Muhsin Yazıcıoğlu
Kaderi kara yazılı.
Maraş sana mezar oldu.
Yaptıkların nazar oldu.

Üşümezsin artık Reis.
Karlar yorganın oldu.
Topraklar yatağın.
Cennet mekanın,
Günahın af olsun.
Muhsin Yazıcıoğlu.

Bu şiir toplam 529 kez okundu.
28.03.2011 23:49:03

Bu şiire henüz yorum yapılmamış.

Siirdemeti.Net - 2005 Yılından Günümüze Karşılıksız Sevgi ©