SİMLA ÇAĞATAY (simla)
KADER OYUNU
Soğuktu lapa lapa kar yağıyordu o gün
Her taraf bembeyaz kalın bir örtü ile örtülü
Yaşlı üstü başı hırpani bitkin belliki üzgün
Saçları ak ve yüreği gibi olmuş kördüğüm
Yüzüne vurmuş yılların acısı yorgunluğu
Surların dibine sığınmış iyice belirginleşmiş kamburu
Konuşmaya çalıştıkça kaçmaya çalışıp çocuklaşan
Karların arasında elinde bir şişe şarap en ucuzundan
Dayanamadım gittim yanına çekinerek
Bakışları aynı bir kedi yavrusu gibi ürkek
" Git Başımdan " derken sesi korkak ve titrek
Bir anda tersledi beni sırtını dönerek
Bir haftadan fazla her gün gittim yanına
Elbet konuşacak benimle diye umutla
Her seferinde aynı tepkiyi verdi inatla
" Senin başka işin yokmu " dedi en sonunda
Ne istediğimi sordu yine o ürkek bakışlarıyla
" Sadece konuşmak istiyorum " dedim arkadaşça
yavaş yavaş kırdı zincirlerini en sonunda
Sıcacık bir arkadaşlık doğdu karların arasında
Her gün gittim yanına çok güzeldi muhabbeti
Onunla konuşmak zevkliydi çok zeki biriydi
Düzgündü Türkçesi boş biri olmadığı belliydi
Gururluydu yardım teklifimi hep geri çevirdi
Günler günleri aylar ayları kovaladı
Karlar eridi kış gitti yerini bahara bıraktı
Mis gibi hava pırıl pırıl güneş içimizi ısıttı
Bizim ise mekanımız değişmedi aynı surların altı
Sonra bir gün " gel " dedi " götüreceğim seni bir yere "
Korkmadan sorgulamadan takıldım gittim peşine
Derme çatma bir kulübe dökük virane izbe
Hayatından arta kalanları doldurmuş bu küçücük yere
Üzeri örümcek bağlamış eski aynalı bir dolap
Bir iki tablo vazo eski kırık bir pikap
Koli koli sandık sandık sayısızca kitap
" İşte benim hayatım " dedi bitkin ve bitap
Bir zamanlar çok tanınmış bir yazarmış
Romanları sayısız basılır kapış kapış satılırmış
Yayıncılar hep peşinden koşarlarmış
Bir karısı küçücük bir kızı güzelde bir evi varmış
Zamanla yazamaz olmuş kelimeler susmuş
En son yazdığı iki kitapta sonunda hüzran olmuş
İnat etmiş bir kitap daha yazmış ama mahvolmuş
Elinde ne varsa kaybetmeye başlamış ve yok olmuş
Anlattıkça gözleri doluyordu tutamıyordu kendini
Hayat arkadaşından yemiş en son ve en acı darbeyi
Yükte hafif pahada ağır ne varsa değerli
Kızınıda yananına alıp gitmiş kaybettirmiş izini
Durmadan aramış ama bulamamış hiç bir yerde
Sorup soruşturmuş her an kızının hasreti ile
Kalmış başbaşa yanlızlığı ve yıkılan ümitleri ile
Yanmış kavrulmuş her an kaybettiklerinin acısı ile
Anlattı ve kollarımın arasında yığıldı
Elinde sadece kızının o zamanki fotoğrafı
Gözünde dinmeyen şelale gibi gözyaşları
Dilinde ise kızının defalarca sayıkladığı adı
İnleyerek açtı gözlerini yoğun bakımdaydı
Soluk benzi güçsüz düştü elinde ise bırakmadığı fotoğrafı
Doktorlar ne yaptılarsa olmadı çare yorgun kalbine
Son nefesini verdi sayıkladığı kızının ismi ile
Doktorlar yazdılar ölüm sebebi kalp krizi diye
Elinden bırakmadığı resmi tutuşturdular elime
Kıvırcık saçlı güzel şirin bir bebek resmi elimde
Zavallı adam doyamadan yenildi gitti kaderine
Fotoğrafa baktım sanki bir terslik vardı
Bu reim yabancı gelmedi sanki çok tanıdıktı
Bizi birbirimize çeken şeye bu resim kanıtmıydı
Bu elimde baktığım benim bebeklik fotoğrafımdı
Bu şiir toplam 607 kez okundu.
19.12.2012 13:01:58