İbrahim Akbaş (miharbi_47)
MEM İLE ZİN
Zin beyaz tenli Bey’in can ciğeriydi,
Siti ise esmer tenli selvi boylu biriydi,
Cizre Beyi Mir Zeynuddin, ağabeyleriydi
Cizre Hükümdarı Mir Abdullah dedeleriydi.
Tacdin, Beyin Divan Vezirinin oğluydu,
Mem, Tacdin’in manevi kardeşiydi dostuydu,
Birbirlerine sahip çıkmak boyunların borcuydu
Hayat yüzlerine gülmedi ikisine de vurdu.
Bir nevroz bayramıydı vaktiydi sevincin,
Bayan kıyafetine büründü Mem ile Tacdin,
Aynı şekilde erkek kılığına girdi Siti ile Zin
Bundan habersizdi Cizre Beyi Mir Zeynuddin.
Şenlikte Siti Zin’i gören Mem ile Tacdin canlar,
Gözleri döner bayılır yere yuvarlanırlar,
Siti Zin parmaklarına yüzüklerini takarlar
Ayıldıklarında yüzükleri görüp şaşarlar.
Siti ile Zîn anlatırlar dadıları olan Heyzebuna,
Dadıları hekim kılığında gider Mem’in yanına,
Yüzükleri geri verin takacaklar parmaklarına
Tacdin verir Mem yüzüğü vermez Heyzebuna
Ekâbirler Tacdin için Siti’yi istemeye giderler,
Tacdin Siti yedi gün yedi gece düğün ederler,
Düğün olur biter Tacdin Siti gerdeğe girerler
Mem Zin kavuşmaz Tacdin Siti murada ererler.
Botanlı olmayıp İran köylerinden Merguverli,
Adı Beko görevi beyin kapıcısı acımasızın biri,
Kara çalı olur kavuşturmaz âşık Mem ile Zini
Bekonun yok ne vicdanı ne imanı ne de dini.
İbrahim Akbaş
19:07 06.01.2013
Bu şiir toplam 383 kez okundu.
1.10.2013 09:49:34