abdullah oral (vurguni)
Ünüversite sınavında kızıma/Yarına koşu
Yarına koşu
Saat 9:45
Şimdi şu anda
Kendi geleceklerine
İlk adımı atıyor çocuklarımız
Düzenin engelli barikatları
Aşılması zor dikenli teller
Kimileri aşacak engelleri
Kimi düşecek daha ilk adımda
Kara duvarların
Aydınlık yüzleri düşerken
Kiminin gözlerine
Kimisi elleri kolları bağlı
Nişangahında düzenin
Vurulup düşecekler
Karanlığın ortasına
Şimdi şu anda
Kahrolsun şuan yok
Yarının basamaklarına
Tırmanıyor çocuklarımız
Ellerinde bir kalem bir kağıt
Tutunacak bir dal aramakta geleceğe
Beklemekteyim
Tellere takılan kızımın
Barikatları aşmasını
Ağır hantal bedenim
Kollarımı uzatamayacak kadar yorgun
Ve ellerim ihanet içinde
Kaşımıyor kendi yarasını
Saat 10:30
Göğüs kafesime sığmayan
Bir yürek depişmekte
Sol tarafımda
Çıldırdı
Zamanın gerisinde gitmenin
Utancıyla
Başımda haziran güneşi
Dumanı titriyor
Dudaklarımda ıslanan sigaramın
Sam yeli vurmuş yanağıma
Gözlerim güneş yanığı
Çerçevesine tutunmuş bakışlar
Camlarına asılı kaldı okulun
Yelkovan on birin üstüne düşmek üzere
Yüreğimde ağrısı bekleyişin
Çocuklar hala ter dökmekte
Gelecek için
Şimdi şuanda
Neresinde acaba kızım
Aşılması zor barikatın
Yüzünü yitirmiş
Sorular kuşatmış zamanı
Soğuk terler içinde
Çelişkilerle savaşmakta bakışlar
Her yanlış adım
Tabanlara,da patlayan
Serseri bir mayın gibi
Zaman
Dibi delik bir kovada
Suyun kendi kendini
Tüketişi misali akıp gidiyor
Saat 11:52
Çocuklarımız
Suyu tutabildiler mi avuçlarında
Yada
Kaç damlasını yudumladılar umudun
Islandı mı dudaklar gelecek adına
Tırnaklarım dişlerimle oynaşıyor
Dişlerim dudaklarımı yontmakta
Saniyeler yelkovanı kovaladıkça
Akrep, ağır hantal adımlarla
Devam ediyor yoluna
Ağırlaştıkça dizlerim
Yavaşça sırtımı verdim toprağa
Güneşi emzirmekteyim gözlerime
Birazcık gökyüzü
Birazcık mavi
Ufkumda kül rengi bulutlar
Nasılda aranırmış yaz yağmuru
Gölgesine sığınacak dal olmayınca
Üç saatlik maraton bitmek üzere
Kaçıncı saati koşuldu yolun
Kaçıncı dakikada düşenler oldu
Kopanlar yarıştan
Sıkışıp kaldı gözlerim
Okulun kapılarına
Acı duymuyorum ama
Güneşin sarı sıcağı
Yanaklarımda alevlenen
Esen yelden duyuyorum
O türküyü hala
Ruhi Su söylüyor
Vatanı olmayanların
Dizelerdeki yurtsuz sürgünlüğü
Dudaklarıma asılı kalan
Saat 12:35
Aralandı kapılar
Gözüktü
Yarına koşmaktan yorgun
Deniz gözlüm
Kamaşan gözlerini yumrukluyor
Dizlerinde yurtsuzluk ağrıları
Önce uzak dağların
Havasını çekti içine
Sonra
Koşarak geldi yanıma
Sarıldım
Yüreğimdeki nehirlerin ıssızlığına
Alnındaki kader çizgilerini
Bastım göksüm,ün üstüne
Bütün özlemlerin sarhoşluğuyla
Başladık yürümeye
Halkımızın ortak türküsünü
Paylaşarak......
Söz ibrahim karaca.müzik Grup yorum
Bu kente ayrılık düştüğü zaman
Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz
Alıp,ta başını gitmek istersin
Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz
Kızımı üniversite
Sınavında beklerken
16 Haziran
Abdullah Oral
Bu şiir toplam 551 kez okundu.
5.01.2008 13:00:35