ergül yılmaz (mavidenge)
USTA
Yorgunum usta, başım çok sıkışık
Derdim dermanım kalmadı
Çeyrek asır çok zor geçti inan
Otuz yılı aştım dağlara dayandım
Vazgeç dedim gönül
Bırak bu yoran sevdaları
Dostluk tadında sözler geçerken dilimden
Yordu dostluklar yordu be ustam
Yalnızlığımı ıslıkla çalıyorum
Dört duvara geçmiyor ki nazım
Islak sokaklara alaca karanlığa dalıyorum
Sırt sırta çarpışacak dost bulamadım
Asker hatıraları geçerken gözümden
Sağlam dost dürüstlük geçer özümden
Sakınmaz sözünü dost acı söyler
Omuz omuza çarpışmaya var mısın usta
Dereleri vadileri aşarak geldim
Düşe kalka çıktım şu ulu dağlara
Huzura ermeden uçuruma vardım
Tutunacak bir dal versene usta
Dost sohbetlerine hasret kaldım
Dünyalar savaşını tek başıma verdim
Demledim tavşankanı çayımı
Çal kapımın zilini gelsene usta
Sabahladım gecelerce yorgun argın
Paramparça uykuların servine daldım
Yumruk yumruk çarparken camlara yağmur
Sımsıkı kollarına al sarsana usta
Tel tel dökülür ağaran saçım
Nasılda sırtlamışım yılların yükünü
Tok da gezdim aç da gezdim
Bir lokma ekmeğimi paylaşalım usta
Kızıyorum bazen kendi kendime
Diyorum ki etme isyan dünya haline
Dayanamıyorum dilim şişiyor
İsyanım geçmiyor geçmiyor usta
Açık kapılarım dünya âleme
İnsanları ayırmak lükstür âlime
Yoktur dermanım çare dilime
Konuşacak bir çift söz etsene usta
Gönül karargâhım harabeye döndü
Gözümün feri bir bir nasılda söndü
İyi gün dostlarım hani nerelerdesiniz
Boş ver sen onları gelsene usta
Gezgin oldum dolaştım yurdumu
Yorgun oldum bazen serdim postumu
Evden uzak gurbet ellerdeyim
Çık yollara yetiş gelsene usta
Gidebildiğim kadar gitsem de uzaklara
Er ya da geç döneceğim düşsem de tuzaklara
Uydum senelerce kanunlara ve nizamlara
Kula kulluk etmedim etmedim usta
Çalmıyor telefonlar çıkmıyor sesim
Dilim damağım kurudu kalmadı nefesim
Gözlerim yollarda kaldı kaçtı hevesim
Bari sen gel yanıma gelsene usta
Çilingir sofrası kurmuşum gece
Dilimde dolaşır binlerce hece
Boğazımdan yalnız geçmez, geçer mi sence
Mangalda etler soğumadan yetişsene usta
Söyleyemediklerim kalem kalem dökülür
Şiir olur, şarkı olur, öykü olur okunur
Boğazım düğüm düğüm nasıl da sıkılır
Al sazı eline çalsana usta
Yalana kapılmam yoktur özümde
Dili yoktur kemiğin durmaz yerinde
Darağacına gitsem de dönmem sözümden
Geçecekse ilmik boğazıma sen geçir usta
Din, dil, ırk, renk ve mezhep diye kul ayırmadım
Çok kırıldı gönlüm yinede darılmadım
Yalana yılana düşsem de sarılmadım
Sana dostluk elimi uzattım tutsana usta
Yemeğime haram lokma doğramam
Vatana ihanet edenin yanına uğramam
Şerefsize kahpeye selam bile söylemem
Can dostum olmaya var mısın usta
Besmele çekerek başlar her sözümüz
Kimsenin malında mülkünde yoktur gözümüz
Ne mutlu türküm diyene ile biter sözümüz
Vatan uğrunda şehit olmaya var mısın usta
Doğru söyleyene uzattım elimi eğilir başım
Ne kadar çok şey öğrensem de bilmem açım
Bana bir harf öğretene inan muhtacım
Kapısında kul köle olmaya var mısın usta
Ergül derki son sözümü baştan söylerim
Gözyaşı dökmedim ki dökeni neylerim
Yalana kapılmadım ki söyleyeni nasıl kabul eylerim
Sakınsın benden özür dileyen olmasın olmasın usta
Bu şiir toplam 755 kez okundu.
21.07.2008 11:34:37