bin bir hünerinle dünyayı doyurursun
geçtiğin toprağı hamur edip yoğurursun
bahar ayları gelince azgınlaşıp kudurursun
şimşek gibi çakıp gidersin ırmak
sana karışır dereler çaylar
düzünde kurulur düğünler toylar
ölüm tuzağı kenarındaki koylar
dokunduğun ocagı yakıp gidersin ırmak
sevdalar düştüğü zaman özüme
uykular düştüğü zaman gözüme
inanmak gelir içinden onun sözüne
sevdanın nazından bıkıp gidersin ırmak
ne desem ne yazsam azdır sana
bir daha inanmam artık yalanlarına
dönüpte bakma bir daha benden yana
sevdalı yüreğimi sıkıp gidersin ırmak
sevdiğimde aynı sana benzer
salınarak gelip bağrımı ezer
bir güldürürse beş defada üzer
onun gibi tepeden bakıp gidersin ırmak