Yılmaz
pamuk prensesim
Savrulup giderken diyardan diyara,
Umutlar vaat ediyordun hatırlıyorum,
Günler geçtikçe bitecek diye özlemim,
Yıllar geçti yine de bıkmak bilmedi gözlerim,
Sen candın, sen canandın, sarmadığım
Sen eştin, yardın, yarendin, bakmadığım
Sen benim güzel pamuk prensesimdin, öpmediğim
Sarı papatyamdın, hiçbir zaman koklayamadığım
Parlayan gözlerim artık puslanmış değil mi,
Haklısın belki hiç fark etmedin bile beni
İstediğin hedeflere ulaştığın günden beri,
Atıldım bir köşeye yırtık bir sayfa gibi,
Oysa sen prensesimdin, hayallerimin kraliçesi
Çiçeğiydin canımın, şimdi o can da artık yitik,
Dökülmüş değil mi saçlarım, hani o gençliğim nerde sevdiğim
Daha sen bile görmeden dökülüp gittiler hayallerim,
Hep derdin bana ben seninle ne yapacağım diye,
Haklıydın benimle ne yapacaktın ki umutlar tükenince,
Sen gittiğin günden beri bu kalp hiç açılmadı kimseye,
Yokluğunda isyanlara inat, hayalleri yaşadı durmaksızın
Belki birgün, belki yarın, belki hiç
Dudaklarımda ismini sayıklarken ölmek istemiştim
Son nefesimde yanımda sen ol isterdim,
Son konuşmamız böyle olsun isterdim hep
Haklıydın ki hep benim isteklerimdi bunlar,
Öyle ya ben alaycıydım, ben ukalaydım, ben bilmem ne…
Oysa ben seni sevendim, senin açmanı bekleyen bir bahçıvandım
Umut bahçelerinde, ama sen tomurcuk olmayı dahi istemedin
Belki seni öper, koklarım diye korkmuştun,
Ne haddime bir çiçeği koklamak istemek,
Bana mı düşmüş koskoca pamuk prensesin yüreği,
Sarayları var onun, askerleri var peşinden ayrılmayan
Şimdi nerede peki bu askerler?
Öfke, hırs, gurur, inat, yalan
;..
Bu şiir toplam 876 kez okundu.
31.01.2009