Mutluhan Kurt
Ardından
''''sen sakla kendini unuttuğun şeyler,
sen bak hayatın gözlerine,
sen öyle bir gül ki;
ben yanında ağlayayım...''''
sonra bir tren garında buldum kendimi
meğer kanıyormuşum
biraz yağmur vardı sıgaramın dumanında
gerisi gidenlerin kederi...
(sen beni bulurmuydun
ben bulmasaydım kendimi...)
sonra bir tren gitti ben kaldım
sonra biri daha
sonra sensiz kaldım...
(gittiğin yerden yağmur getirsen keşke
bu kentte yağmurlarda başka yağıyor...)
kıyısızlığına vuruyor gemilerim
ve gece döküyor yüzünü suskunluğuma...
(insan aşık olurmu yalnızlığına?)
dönüşünden gidişini esirgeyen bir sızım vardı
bir acım...
bir ahım...
birde sabahlarım...
sanki asırlardır ağlamışımda
tek damla dökülmemiş yüzünün kuraklığına...
(say bunuda sayamadıklarınla
yüzünün kuraklığına bir çiçek ekmiştim...)
kentlerde yabancılaşıyor bana
yüzüm gibi
adres yok ömrümde
hüzün say (sayarsan) yaşadıklarımı
bir gül(sen) geçer...
ağlarım...
(ben gülsem sen ağlarmısın?)
su gibi akıyor hüzünler yüreğimin çayırlarına
sen vardın orda
şimdi ince bir sızı
bütün yeşillere dargınım artık
bütün şarkılarda lâl
sevdalarda yorgun...
(sen taşırdın mevsimlerin rengini
sende soldun mu renkler gibi?)
saçlarımı kirletiyor bu şehrin sessizliği
susmak ölüm gibi renksiz
ve bağırmak;
yüreğimi kafesleyen tek delilik...
sabahları yıldızları süzmek gibi güzel
geceleri güneşe dokunmak
güzel yinede
beklemek seni
acı çekerek...
yolu olmayan mevsimlerde...
(bir nefes daha yaklaşıyor herşey
sen hala uzakmısın?)
ve şimdi gün doluyor
matemine hazır bir gecenin koynuna
bir gelincik ağlıyor
sanki herkes duymuş gibi sessizliğimi
içmek tek çare şimdi
yoksa;
şiirlerim kanatacak tutsaklığımı...
(şimdi dönmelisin döneceksen
çünkü;
daralıyor hayatımın alanı
güzelliğinin yarıçapıyla...)
Bu şiir toplam 774 kez okundu.
23.02.2006