Mutluhan Kurt
Sana
bir şelalenin dibi saklanmış
yıkık bir kenti ağladım sabahları sana...
gülerek yürüdüğüm yollar vardı orda
şimdi fahişelere verdim o yolları
gözlerin yanıyor
gözlerin kanıyor
kapat gözlerini
bak, fahişeler de ağlıyor sana...
geceleri çıkma bu kentin kaldırımlarına
gözyaşlarıma basarsın anlamadan
perişanım seni görmeyeli
bu perişan halimle beni kanatma
sonra sen de dayanamazsın bu acıya
çıkma geceleri bu kente
pencerende ağla bak çöpçüler de ağlıyor sana...
ve sabah ve ayaz ve soğuk
tütünün sesi kulaklarımda
martıları içiyorum ağır ağır
senin gözlerinde en derin uykuların mahmurluğu
sakın uyanma
bak martılar da ağlıyor sana...
yüreğimin en kuytu yerlerine yağmur düşüyor
ıslanıyorsun
güvertesi kırılmaya yüz tutmuş bir gemide
dalgalarla boğuşan kaptan gibiyim
herkes terk ediyor seni
ben terketmiyorum
kapat şemsiyeni
bak yağmurlar da ağlıyor sana...
hatırlayacaksın gülerken utanan bir kız vardı
ömrünün fotoğraflarında
birde delikanlı
yüreği sevdaya atan
gün geçtikçe azalan ümitlerinle
fotoğraflarda eskiyor
bak kız da ağlıyor sana...
sana yaralarımdan bir demet yapıp yolluyorum
giz''imde sakladığım acıları
ve uykusuz sabahların öksüzlüğünü
hala gücün yetiyorsa derin ayrılıklara
aç kapını, göreceksin beni
bak ben de ağlıyorum sana...
mayıs 2000 (istanbul)
Bu şiir toplam 484 kez okundu.
23.02.2006