Galip Sertel
Gelgitler
Karakuz fıkır fıkır komitacı dolu...
Gece demez,gündüz demez
ayın ayazı,öğleyin karanlığı demez
dere tepe,çalı çırpı kaltaban kesilir
kesilir de Karakuz ormanında keslir
Silistre''nin kervan yolu...
Doru atlar yorulur
buğday yüklü arabalar soyulur
isyanı çağrıştırır çanları buhur tütsülü kiliselerin
şu Dobruca ki bir diyar-ı yediemin
han odalarında Bulgaristan''a ilhakı konuşulur...
Şu Dobruca ki Oğuz''dan kalma ezeli yurt
salâ sesleriyle ağlayan bir sükût
muhacirliğe zorlanır Türk Boyları
Köstenceler''den,Varnalar''dan kalkar
kalkar durur umudun göç vapurları...
II
Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından
bir yudum su Kıdırşık çeşmesinden öğle vakti
içer de Bosnalı Hüsnü Efendi
içer de kendinden geçer ecdadın efkar burcunda,
acı acı gülümser Baltacı Yeniköylü Ali Rıza Hoca
gülümsemeleri kamenin turuncu
oynaşıp durur kırçıl palabıyığının ucunda...
Eyyy gidi o eski günler!
Abdullah Suphi Tanrıöver Beyler
teşrif eder Silistre''yi, Bükreş''e gider...
Hoş gelir,hoş gider
can feda, canım kurban güzelim Anadolu''dan
Bucak''da açılan Gagoğuz mekteplerine
kucak kucak alfabe gider...
Ey gidi Ali Rıza Hoca!
Ey gidi Bosna köylü Hüsnü Efendi
Ruslar bastı da sizi o Gagoğuz bucağında
bir köy okulunda anadilli
anılarınız gözüyaşlı orada ağarmakta
anılarınız gözü yolda o Türk Ocağı''nda...
III
Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından
bir yudam su Hotulca pınarlarından
bir cuma akşamı Nasuf usta
iki eli mushafta
yemin eder
param,altınım yoktur der...
Komitacılar basmış evini
ak sakalından iner bir ince kan seli
kızıl kor koymşlar kuşağına
yakarlar,yakarlar,yakalanırlar...
Davaları görülür Hacıoğlu Pazarcık''da
Hacıoğlu Pazarcık şehrinde can pazarda
davacı değilim der Nasuf usta
gözyaşları sel olur akar ak sakalına...
Eyyy gidi o eski günler!
Eyyy gidi Nasuf usta!
Ecdad diyarı Dobruca
haram mı oldu sana ?
Ve kalkar durur göç kervanları Hotulca''dan
buruk buruk bakar Köstence limanı
umudun sayısız göç vapurları ardından...
IV
Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından
bir yudum su Kıdırşık çeşmesinden velvele vakti
yoldan gelmiş,yorgun gelmiş
Nazım Hikmet içer
içer de ecdadın yurdunda
yudum yudum kendinden geçer.
İslâyım ba
çok islâyım aranızda
diliniz dilim
soydaşlarım benim,
ama adlarınızdaki bu efler,oflar
Anadolu''ya bu göç de neyin nesidir?
der...
Koca Nazım bilemez
Dobruca''nın köylerinde
Bulgar komitacıları gezer geceleri
muhacirliğe zorlanır Türk Boyları
Köstenceler''den,Varnalar''dan kalkar
kalkar durur umudun göç vapurları...
Galip Sertel
Bu şiir toplam 707 kez okundu.
22.03.2009