Zekeriya Ram
Bir Endülüs Kentinin Konuğuydu Ruhum
Oydu ve karşımdaydı!
Susan gündüzler gibiydi.
Ruhu kardeşimdi yine benim
Yan yana duruyorduk zemheri bir aradan sonra
Korkularımız mesafesindeydi her devinim…
Ertelenmiş onca hayatı dinlerken birbirinden,
İç içe geçmiş yaşanmamışlıkların iki ayrı bedende yarattığı öyküleri
Anlatıyordu gözlerimiz.
Bedenlerimizi ka(e)derlerine uğurlarken korku zembereklerimiz;
İki yabancı kadranın muntazam yelkovanları gibiydi ayaklarımız.
Ve korku mesafesindeydi yüreğimizin gözlerimizle buluşma şansı.
Bizi buluşturan ne kalmıştı bizden geriye?
İki korku çukurunun en sadık iki izleyicisi olmaktan başka.
Bize ait olan neydi?
Gözlerimizdeki tılsım mıydı, yanılgılarımızın dehlizlerinde tuttuğumuz
Korku mu?
Biliyorduk ve bildiğimizden korkuyorduk.
Korku büyüyor, biz vuruluyorduk!
Bu kent bizim değildi, biliyorduk.
Bu gözler, bu yürek bizim değildi.
Durmadan korku taşınmıştı kaldırımlarına.
Kirli kalabalıklar büyüyor, yıldızlar kayıyordu durmadan.
Korku meridyenleri hüküm sürüyordu bu kentte.
Yan yana duruyorduk, zemheri bir aradan sonra
Birleşen avuçlarımızda bütün kentler yıkılıyordu.
Bir Endülüs kentinin konuğuydu ruhumuz.
Bize ait olan neydi, biliyorduk!
Korku küçülüyor ve biz büyüyorduk!
Bu harman bizimdi, bu öykü de.
Gözlerimizi, ellerimizi ve o Endülüs kentini fark etmiştik.
Yürek tılsımında büyümek ve o Endülüs kentinden dünyaya bakmak
Mümkündü…
Zekeriya Ram
Bu şiir toplam 729 kez okundu.
29.04.2009