Deniz Heval TÜRKYILMAZ
SEPYA
şeytan kuşaklarını sarınıp
al gözleri kara efsunlar saçıp
koşar adım geliyor günüme
siz bilemediniz hiç-sin-iz
ah ne çok elem biriktirdiniz
gece olup ay gülünce
serilince saçlarım yâr döşüne
düşlerimden bile geçmediniz
ahh
siz gerçekte komedya tragedya
ben hayata oldum olası sepya
dudaklarımdan gül düşürdüm
gülerek geçmişe- katıla katıla
yazdığınız onca zırvaya ve dahi mavala
ciğeri beş para etmez suratsıza
kısacası sana
kir doğuran kasıklarınız olmasa
kimseler tanımazdı kadınlığınızı
sazım sazım ağlayan
bak şimdi göğün yüzüne
yağmurlarını boşaltacak
ıslanıp ölmek vaktidir
önce ayaklarınızdan başlarlar tutuşturmaya
sonra yavaş yavaş çekilir deriniz kemikten
ve dilden-ki
hiç olmadı kemik söze değen yanlarında
saçlarınız yanar
gözleriniz kanar
mor dağlarıma tek bir ah yeli değmedi
elleri tutmayan bir şair olur kuşlar
yazar ak kanatları kara sözleri de
söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
geçmedi yalanlar talanlar toprağımdan
güle vurgun sözlerim size hep armağan
köşe başı sakatatçı dükkanı
satacaktım ciğerini on kuruşa
lâkin almadı adam
dedi
abla sen bunları al göm toprağa
kokmuş bunlar zarar insana
daha çok sinmesin avucunuza
ahh dedim(k)
neticede kaşını gözünü kendi çizen kadındır
endamına baksan küçük dağları yaratır
akıl vermemiş ki Yaradan
sabahtan akşama okuduğu beladır
ben şimdi aldım elime yüreğimi
bir öptüm bir kokladım-sakladım
ağlayan yaralarını ayalarıma
hiç dokunamazsınız mutluluğa
herkes kendi bacağını kolluyor babam
asılmamak için yalan sözlerin gölgesine
asılınca anlıyor oysa
kadınlar en çok yalan doğurdu günümüze
hele ki geceyi nasıl da
çığlık çığlık düşürdüler kanlı sözleriyle
öteki olunca anlarsın sen de
bir yol otur sözlerin karanfil geçmişinde
sarhoş kelimeler öyle bir yaslanır ki şiire
şaşırırsın
sen devam et der diğeri
oysa şiir çoktan bitti...
Deniz Heval Türkyılmaz
Bu şiir toplam 594 kez okundu.
8.06.2009