Gülizar Söğütçü Kurum
YALANCI ÇOBAN
Gözlerinin göğünden boşaldı
Yağmur misali yaşlar
Sabır taşı çatladı da orta yerinden
O dayandı
Ekmeğine küflü, suyuna bulanık demedi
Başını eğdi yazgısına sukut etti
Teslim etti yüreğini kaderin karanlık zindanlarına
Umutsuzca
Rüzgâr nereye savurursa
Bir kere of demedi
Sökülüşüne tırnaklarının
Sessizce gözyaşıyla sakladı çığlığını
Gene de ele vermedi çobanı
Üstelik öğrenmişken ihanetini
İçi burkularak devam diyordu işkenceye
Amacı artık
Suçluyu bulmaktan çok
Sadakatinin sınırını öğrenmeyi
Haktan çok merak ediyordu
Komutanın inadı kırıldı da
Kırılmadı onun iradesi
Çözün dedi ellerini ayaklarını
İki büklüm yarı baygın kadının
Tutup kollarından ayağa kaldırdılar
Alnındaki damlaların gözüne girer hali
Yüreğine dokundu komutanın
İkimizde biliyoruz ya bacım
Yalancı çobanın yalancı olduğunu
Mademki sen bağışladın
Bu hayâsızı affettin de ele vermedin
Bu vefanın önünde ancak boyun eğerim
Al götür çobanı
Bu yalancı cezandır
Bendeki mükâfatın
Serbest.”
Gülizar Söğütçü Kurum
Bu şiir toplam 774 kez okundu.
30.08.2009