Semra Suzan Gülşen
yoksun
Yoksun...
Açtı ve solmaya durdu çiçekler.
Yokluğunu benimsiyor sanki güneş
Sessiz bir iniltiyle ağlıyor çağlayanlar.
Adını yitirmiş bir kanarya,
Şuracıkta birşeyler anlatıyor toprak anaya...
Yoksun...
Kayıyor toprağın ayaklarımdan
Acıdan kıvranışım sebepsiz değil elbet!
Bir bedeli var suskunluğumun,
Tüm bunlara yokluğun sebep
Boşluklar ağır...
Sırtımda bir kambur boşluk
Bulutlar kara bir haber salıyor meydanlara
Yoksun...
Sokaklar çıkmaza yol almış
Levhalar kaldırılmış sol şeritlerden
Meğer bitmiş zaman,tükenmiş vakit,oysa ne erken
Kaldırımlar kazınmış yollardan
Dönülmez bir yolda tüm beklenenler
Sen aralarında ,orada biryerlerde...
Bana sarılmış çehren.
Sana sarılmış çehrem...
Serçe parmağımda bir kelebek sana benzeyen..
Sol kanadının en sağında asılı kokun
Yitirilmeye hazırsın sanki
Uçup gitmeye razı halin...
Çaresi sensin çaresizliğimin
Güneşin doğduğu yerinn en batısında senle benim ufuk çizgim.
Doğuma ve ölüme en yakın yerde izin.
Yoksun...
mehtabı yok nu şehrin
Denizi yok bu kentin,martısı yok düşlerimin
Şiirim en son mısrası gidişinin
Tek ayağı kırık bir sandalyede sürgünlüğüm
Her halimle sana eğilirim
Zehri akar içime gölgenin
yoksun...
Arsız bir yara artık kalbimde yerin
Dönüşün muhtemel bir ölümün habercisi
Artık yerin bir mabedle değişti
Yoksun...
Yokluğun talihsizliğin eşi
Oysa ne çok sevmiştim seni....
Bu şiir toplam 740 kez okundu.
31.08.2009