Rıfat Kurtoğlu
Üstadım
Üstadım
(Abdurrahim KARAKOÇ''a)
Turnalarla, dosta giden, selâmlar,
Pangunuta, pula kaldı, üstadım…
Başlamadan, bocalayan kalemler,
Tetik çeken, ele kaldı, üstadım! ...
Biz yazarken, derdimizi, hep suya,
Eller vardı geldi, Merih’e Ay’a,
İçimiz riyâkar, dışımız boya,
Samimiyet rôle kaldı üstadım! ...
Tüterse de, acı tüter, bacalar,
Karısına, gebe gezer, kocalar,(!)
Gözümüzde, devleşeli, cüceler,
Ahvâlimiz, fala kaldı, üstadım! ...
Devir oldu, çıkar devri, puşt devri,
Ekmeğin derdinde, doğmadık yavru,
Özü sözü, dürüst, olan sipsivri,
Ortalıkta, kalakaldı, üstadım! ...
Kimi yer ararken, kendine dipte,
Üstte çıkanların, hepsi tek tipte (!) ,
İp mi cambazdadır, cambaz mı ipte?
Sırma saçlar, kele kaldı, üstadım(!) ...
“İp, üzengi, tahta kılıç”, iş çürük,
“Gürgen kadı, pelit müftü”, baş yarık!
“Din” dedi mi, bildiğimiz, saç sarık,
Kerâmetler, kıla kaldı, üstadım! ...
Popçu, cazcı, dadanalı, türküye,
Halay, horon, tutsak oldu, korkuya (!)
Operayı, belledi de, Türkiye,
Bir tasamız, bale kaldı, üstadım! ...
Çoğumuzun, derdi, zoru, sade top!
Gâye oldu, mide, şehvet, bir de cep (!)
Elâleme, özenerek, hayat hep,
Bir belirsiz, hale kaldı, üstadım! ...
Modaya uyalı, baharlar, kışlar (!)
Permadan ibaret, yaşmaklı başlar(!)
Ne hilâl kirpikler, ne kalem kaşlar,
Ne de gözü, ela kaldı, üstadım! ...
Saatte kaç güneş, doğup, batıyor?
Sevginin koynunda, yılan yatıyor!
Menfaat bitti mi, aşk da bitiyor!
O sevdalar, çöle kaldı üstadım! ...
Gücü olan, tepeleyip, geçiyor,
“Para” desen, her kapıyı, açıyor,
Kız kocayı, zengin ise, seçiyor!
Şimdi rağbet, mala kaldı, üstadım! ...
“Taş devri” yaşarken, “fezâ çağı”nda
Umuda çığ düştü, gönül dağında!
Torpilin, rüşvetin, zalim ağında,
Geçim başa, bela kaldı, üstadım! ...
Dolarınan, borcu çıkar, doğanın!
İpi hazır, zülfüyâre, değenin (!) …
“İmralı’da”, beslediğ''miz boğanın (!) …
Düveleri, döle kaldı, üstadım! ...
Gerçeklere, sağır oldu, kulaklar!
Hem akıllı, hem revaçta, salaklar (!) …
Her makamdan, fasıl geçen, yalaklar!
Çevremize, dola kaldı, üstadım! ...
Dert içinde, türlü dertler, türedi,
Kuzu postalarında, kurtlar türedi,
Aslı haramzâde, mertler türedi,
Mert nâmerde, köle kaldı, üstadım! ...
Şerefsiz şerefe, kurmuş bin pusu,
Haklının haksıza, çıkmıyor sesi,
“Namus” diyen, iğfal etti namusu (!)
Her fırıldak, kula kaldı, üstadım…
KURTOĞLU ’yum, uzun lafın, kısası,
Bu değildi, Hak yolunun, yasası! ...
Âşıklara düştü, gamı, tasası,
Yine bize, çile kaldı, üstadım…
Bu şiir toplam 577 kez okundu.
29.10.2009