Ömer Buğra Kanargı
Aşk Gülünün Hikayesi
Seni ilk kez gördüm orada,
Yalnız başına oturuyordun denizi seyrederek
Aşık olduğumu hissettim sana.
Öğrenmek istedim adını.
Sana doğru birkaç adım attım,
Durdurdu beni bir şey.
Ayrıca yakından tanımak seni zamanla,
Ve gelememek yanına,
Yıktı beni.
Geceleri aklımdan çıkmadın.
Sürekli sana gelmek istedim ama nafile.
Ağlamak istedim kafamı yastığa koyduğum kötü gecelerde,
Ama ağlayamadım.
Dayanmaya çalıştım sensiz yaşamaya.
Her yerde aradım çaresini.
Senden kaçmalı mıydım?, seni kovalamalı mı?
Senden kaçsam beni kovalar mıydın?.,
Seni kovalasam benden kaçar mıydın?..
Korktum.
Çok korktum.
Ya benim olmasaydın?.,
Ya senin olamasaydım?...........
Geceleri çıkmadı kafamdan bazı sesler.
İki ses,
Aynı iki ses.
Daha doğrusu iki güzel cümle.
İkisi de Seni seviyorum diyordu.
Ama birisi heceliyor, diğeri hızla tekrar ediyordu.
Neydi bunun anlamı?
Bilmiyordum.
Terliyordum.
Bu iki sesin arasında dayan kelimesini zorla seçebiliyordum.
Bana dayan diyordu bir ses. Geçecek hepsi.
Ama hiçbir acı geçmiyordu.
Aşkın bana işkence ediyordu.
Daha doğrusu senin olamamak, beni deli ediyordu.
Elini tutamamak, tenini koklayamamak,
Bana hayatı cehennem ediyordu.
Seni görüyordum her yerde.
O güzel yüzünü.
Bir çiçek gibi, ama hiç solmayan yüzünü.
Defterlerime bakıyordum,
Yine sen çıkıyordun karşıma.
Bana uzaktan el sallıyordun.
Zarif eline kibarca bir öpücük kondurup bana üflüyordun.
Havada bir toz bulutu geliyordu üstüme,
Yakalamaya çalışıyordum ama nafile.
Kayboluyordun,
Kahroluyordum...
Yine başımı yastığa koydum.
O güzel yüzünü alaca karanlıkta seçebiliyordum.
Seni yanımda hayal ediyordum,
Bir an hayalimden salınıp yalnız olduğumu görüyordum.
Kahrolası bir canavar geliyordu yanıma.
Bana işkence ediyordu.
Yalnızsın!.. Yalnızsın!.diyordu.
Ruhumu bedenimden ayırmak istiyordum üzüntüden,
Ama olmuyordu.
Uğraşıyordum ölmeye,
Başaramadıkça daha da kahroluyordum.
Karnımda bir yumru peydahlanıyordu.
Kahrolası şey...
Bütün vücudumu sarıyordu birden zehri.
Ağzımdan içeri yanmış bir kibrit çöpü atılmış gibi hissediyordum.
Ciğerlerim patlıyorlardı.
Yine seni düşünüyordum durmadan, nefes almadan.
Ama?
Zamanla bu soruya bir soru daha eklendi ya;
Niye?
Ben bu kadar zayıf iradeli bir adam mıydım?
Bir kadın bu hale getirdi beni.
Bana gelmedi ve kalbimi kilitleyip gitti.
Kalbimi bir daha kimse açamayacaktı.
Ondan güzeli dâhi.
Ondan güzeli var mıydı ki?
Niye? sorusu yine aklıma geliyordu.
Niye bana gelmedin?
Nerede hata yaptım?
Cevabı bulamıyordum.
Demiri atılmamış bir gemi gibi sallanıyordum fırtınada.
Yavaş yavaş yok oluyordum.
Kalbime bir şey koydun, bunu ben bilmiyordum.
Bu şey beni yiyip bitiriyordu durmadan.
Acı vererek, acımadan.
Dedim ya, yastığa koydum kafamı.
Yatmadan elime aldığım kırmızı gülü, aşkın gülünü, senin gülünü son defa kokladım,
Gözlerimi kapattım.
Gülün kokusu etrafı aydınlatmıştı bir anda.
Bembeyaz bir rüyaya düştüm aniden,
Seni gördüm karşımda.
Hayallerimdeki halinden çok farklıydın.
Bu sefer beyaz giymiştin.
Hadi gidiyoruz. dedin bana o güzel sesinle.
Bana o zarif elini uzattın.
Ben de elimi uzattım sana.
Parmak uçlarım değdi, senin parmak uçlarına.
Keşke bunu yapmasaydım. diye düşündüm sonra.
Beyazlar simsiyah oldu aniden.
Yok olmaya başladım.
Bütün aşkım ve ben kalbimin içinde kilitlendim kaldım.
Günler sonra beni buldular evimde.
Ölmüştüm, açıklamak yeterliyse tek kelimeyle.
Çok zaman geçmişti ölümümün üzerinden, ama cesedimin kokusu yoktu ortalarda.
Kırmızı gül, aşkın gülü, senin aşkın bastırmıştı benim cesedimin pis kokusunu.
Hikaye bitmişti.
Kimsenin ağlamasına gerek yoktu artık.
Kimsenin üzülmesine gerek yoktu benim için.
Aşkım ve sen artık sona ermiştiniz ebediyen.
Benim sonradan toprak olan kalbimde ve senin sonsuz aşk gülünde,
Bir daha uyanmamak üzere.............
Bu şiir toplam 650 kez okundu.
7.07.2006