HÜSEYİN ÇAPAKLI
SON ISLAK MEKTUPLAR
Küçüklüğümde birer birer
Sayarak atlardım basamakları
Deli deli esişen puslu poyrazların
peşine düşerdim olsun olmasın
Tenimi soğuk cemrelerin ortasına atardım diri diri
El sallar kanat çırpardım alp dağlarının yamacındaki kuşlara
Gül yağmurlarında yıkanırdım
Seher güneşinin kuru ılık gölgesinde ısıtırdım sevinçlerimi
Ela gözlerinin içinde ayrı bir dünya kurmuştum
Peygamber çiçeği mavisi toplardım sana
Senden gelen son ıslak mektupları okuyunca
İrkildim garipsendim duygulandım bi an haliyle
Önce itiraz ettim önyargılı bi tavır koydum
Baktım ki sonu hüsranla bağdaşıyor es geçmek daha cazip geldi
Belkide haklı olan sendin
Dengemizi sağlayamadık bu uzun süreçte
Her gece uzun uzun düşündüm
Uyuşamadık sevgilim birbirimizle Uyuşamadık
O pozitif atmosferi yakalayamadık
Beni harap ettin ya
Seninle bizim hikayemiz yeşilçam sinemalarının oyuncuları gibiydi
Ben fakir ama gururlu genci oynadım
Sen ise burnu havada gözü yükseklerde gönlü büyük bir fabrikatör kızının
Rolünü üstlendin Senelerce ters yüzünü gösterdin
Yüreğime darbelerinle geldin seninle ortak bir koalisyon kuramadık
Bana karşı çetin muhalefettin sevgilim diktatördün
Yenik düşmemin ezilmemin taraftarıydın
Aşkımın canına okudun yıldı sevdam mahçup düştü
Kaldırdım repertuarımdan güftesiz bestesiz nihaventsiz şarkıları
Tozlu kitap arşivlerimin arasında
Ucu kenarı yanmış bir resim buldum
Bizim amca oğlu teyzeoğlu ile ve bir kaç hısım akrabadan oluşan bir anı hatırası
Daha sonra o resmide yırttım attım çöpe
Çünkü sen yoktun aşk yoktu daha doğrusu ben yoktum
Diğer insanlardan farkım yok gerçide
Ama kayıplardan yerimi almıştım
Seni bilmiyorum ama ben benim için ölüyüm
Vede öldürdüğün yerdeyim
Bu şiir toplam 456 kez okundu.
30.09.2010