Tahsin Özmen
Annem…! Bir Gülüşüne Güneşi Kurban Ederim
ey ölüm…!
sendin bildim…
öptüğüm
ey ölüm…!
sendin bildim…
boğazımdaki kördüğüm
ah ölüm…!
su dinginliğinde akıp giderken hayat…yüreği sıkıştı gülün
kanat çırpıp uçamadı kınalı güvercin…toprağa düştü bugün
.
Annem…!
canımın yarısı,
göğümün güneşi…ömrümün sımsıcak umudu
hüzün yüklü gün görmemiş gözlerini…ebediyete yumdu bugün
Annem…!
ne zaman üşüsem…
ipek şal gibi sımsıcak sarıp-sarmalardı
ne zaman umutsuzluğa düşsem…
bahar çoşkusu gibi bitiveren…
dört mevsim yediveren mor çiçekli bir daldı
.
Annem…!
rengârenk masum düşleri olan, dağlarca seven…
karbeyazı mukaddes bir gül-dü
şimdi…yakama iliştirdiğim…
siyah-beyaz bir fotoğraftan bakıyor ufka asmış gözlerini
sararmış yaprak gibi düştü toğrağın kucağına…öldü
Annem…!
nefesinde şifa bulduğum
ıhlamur kokulu şelâle saçlarından yıldız derip…
karanlıklarımda ışığına tutunduğum
ay yüzlüm, mabedim
senin bir gülüşüne güneşi kurban ederim
Annem…!
o ferahfeza gözlerindeki ışıl ışıl nur sönmüş
gülüşünü yitirmiş o doyumsuz suz-i dilara yüzün…
segâh-ı ağır semai’ye dönmüş
kelebek kanadı ellerin sanki buz saçağı sarkıt...
mübarek zemzemle kutsasam da
yıllarca avuçlarımda saklasam da çözülmez…kaskatı donmuş
Annem…!
ne çok yoksun…bir bilsen…ne çok yoksun sen
merhem olmuyor ağıtlar…
her yanım sis, her yanım pus…sanki cehennem
yıkık-dükük tarumar…viraneye döndü gönül çilehanem
.
ne sütün kadar beyaz kefenine sarılmalarım
ne alnına kondurduğum veda buselerim
ne de mübarek ayaklarınla bastığın yerlere yüz sürmelerim
içimdeki feryadı dindirmeye…hasret yangınını söndürmeye yetmedi
hayalinle avunurum sandım
şu cihandaki hiçbir çiçeğin kukusu…kokun gibi beni bahtiyar etmedi
Annem…!
bir bilsen…
yerine hiç kimseyi koyamadığımı…çıkıp geleceksin
açıversen o hüzzam bakışlı gözlerini…;
sanki güneşi içtiğimi…
kezzap kuyusuna düştüğümü…
Hiroşima gibi yanıp tutuştuğumu göreceksin
Annem…!
ses verirsen dualarıma…
giriverirsen rüyalarıma…
el vurursan kanayan yaralarıma
bir lahza…sana kavuştuğumu hissedip rahatlayacağım
bir kerecik “Gel” deyiverirsen…
pamuk şekeri bulmuş çocuklar gibi koşup…
o Firdevs-i Cennet kucağına atlayacağım
Annem…!
tek tesellim…
seni Yüce Yaradan’a teslemek
üşümeyeceksin artık…
güneşin kızıl göğsüne yaslamak
.
ebedi istirahatgâhın nur ile dolsun
Efendilerimiz komşun…
mekânın Cennetül-Adn’da kurulsun
Allah’ın rahmeti, mağfireti üzerine olsun
…
..
.
Annem…!
gül yüzlüm… melekler gibi derin derin uyuyorsun
ve hep uyuyacaksın…bu öksüz yüreğin en müstesna yerinde
vuslata erene kadar…
özlemlerimi yağmur bulutlarına sarıp…her gün çisil çisil yağacağım kabrine
buselik göz yaşları ve suzinak dualar göndereceğim…
sonsuz uykunda baş yastığına tüy olsun diye
Annem…!
kimi yaraların kabuk bağlamadığını
ve ölümün taptaze bir başlangıç olduğunu bilsem de…
her dem…boyanmayı özleyeceğim o sıcacık sevginin rengine
hangi ateş sönmediki…hangi deli rüzgâr dinmediki…
sonunun ölüme varacağını bile bile
Annem…!
teri gül, teni gül Annem…!
bütün güllerin kalbi kırık
hiçbir sözün teselli etme gücü yok
sen...anılar denizinde bir beyaz yunussun artık
.
durdu zaman…üfleyip söndürmüş olmalı ecel bana inat
teri gül, teni gül Anem…! nur içinde yat!
nur içinde yat!
nur içinde yat!
…
..
.
Annem…!
*tahsin özmen bez bebekler de üşür çatım&baskı yay ank 2006
Bu şiir toplam 654 kez okundu.
28.02.2013 14:19:03