Dursun TOMBUL
BİZANSLI KOMUTANIN BİR GÜNLÜK HEVESİ
Merak eder
Bizanslının biri;
Çıkagelir
Tarihin derinliklerinden.
Üzerinde hala
'İstanbul Fethi'nin'
Mağlubiyeti cirit atmaktadır.
Uzanır Piyer Loti sırtlarına,
Kurulur
Haliç'e nazır tahta masaya.
Ne sevda kalmıştır,
Ne yaşam ne de giz.
Derken
Dikilir başına mütevazi garson,
'buyurun ne arzu etmiştiniz'.
Bir zamanlar
Bu tepelerin korunmasına
Mazhar komutanın;
Duygu ve düşünceleri çarpışır
Haliç'in karizmatik arenasında.
Un ufak olup
Karışırlar Eyüp'ün sularına.
Hey gidi hey,
Bu muydu
Etrafı yıkılmaz surlarla
Çevrili Kostantini'ye;
Kuşatmış
Vefasız zaman ve teknoloji,
Çırpınmak niye.
Doyasıya ağlamak ister
Bizanslı komutan.
Nice ömürlerin
Savaşarak koruduğu,
Dünyada eşi olmayan
'Bu Şehr-i İstanbul ki';
Şimdi
Izdırap gazellerinin
Olmuştur merkezi.
Aniden kalktı,
Hüznünden büst
Olmuş Bizanslı komutan;
Kahvesi de yarım kaldı.
Fırlattı kendini,
Eyüp Sultan Mezarlığının
Mistikliğine.
Tahta masa da bıraktığı
İki eski Bizans Sikkesi;
Oynamaya başladılar
Bilinmeyen rakkaselerini.
Hızla
Zaman tüneline girer komutan;
Geçmişte gördükleridir,
Yanında kar kalan.
Kimseye de
Bırakmadı selam.
Bakacak yüzü de yoktu,
Osmanlı'ya yaptıkları
Utançlarından.
Sırtımı sıvazlamaktadır
Yaklaşmakta olan.
Sinsi akşam.
Kısa keselim de
Olsun bitsin
Vesselam... (29.8.2009 tarihli 7.şiir kitabımdan)
Bu şiir toplam 368 kez okundu.
11.03.2013 14:33:41