MEHMET DAĞLAR (daglarmehmet)
FİNAL
Yaşamın renklerine dalarak, bir alaca karanlık gecesinde başladı içimdeki filmim.
Öyle uzun girişi olan, herkesi şaşırtan bir finali yok.
Tahminlerden yola çıkarak, ortaya çıkan katillerin düşüydü bu.
Bir otel odasında, sıradan dekore edilmiş sahnenin, en kör noktasındaydı kurban.
Duvarları kırmızıya boyalı, çatlaklarından kan akan, beş metrekarelik çizgideydi ölüm ve yaşam.
Camlarına, bir sinema perdesinden seyreder gibi şehrin kareleri yansıyordu.
Yansıyordu kavgaların ve öfkenin fragmanları
Yönetmenliğini insanların yaptığı, oyuncuları insanlardan oluşan, masumiyetin en karanlık halleriydi.
Yatağına uzandı kurban elindeki sigarayı söndürerek.
İzlemeye devam etti fragmanları.
Işıkların karıştığı, insanların sis içinde gezdiği, haykırışın göklere yükseldiği fragmanlardı bunlar.
Çatışmalar gördü, ağlayanlar.
Bir süre sonra uyuklamaya başladı kurban.
Bir türlü bitmiyordu film.
Karanlıktan bir ses geldi, ta derinlerden kurban uyuklamaya devam ederken. Sesi kulaklarında yankılandı, araladı gözlerini filmin en heyecanlı yerinde.
Plazma çatladı birden, camları saçılarak beş metre karelik otel odasına.
Film içerdeydi artık kendi kurgusunda, olması gereken yerde. Sıcaklık hissetti bedeninde, kasıklarına damlayan kanları gördü..
İsabet etmişti kurşun tam kafasına.
Çatışmadan gelen kurşun, dünyayı delen kurşun, pencereyi silen kurşun; kafasına giren kurşun.
Ölüydü artık kurban yönetmenin istediği gibi.
Basit bir filmin finaliydi, olması gerektiği gibi.
Bu şiir toplam 605 kez okundu.
9.02.2011 01:40:10