Nurten Şahan Ataoğlu
ISIRGAN OTU
Ne çabuk tükettik her şeyi ,
Saatleri,tezgah arkalarında
Tükettik dört mevsim
Döndükçe
Rüzgargülü dünya
Sağdık,kuruttuk memelerini
Yırttık gökmavi mintanını
Sinesinde yaktık ateşi
Demledik kavgayı bardak ,bardak
Közünü savurduk yeşil badem gözlerine
Döküldü inci gözyaşları gök ,bayır
Gelincikler boyun büktü
Kırmızı ağladı yosun kirpikli denizler
Sevgiyi, arkadaşları, dostluğu
Kuruttuk deli güneşte
Taş bağlayıp beline
Kör kuyulara attık
Tavan arasına
Sandıklara kapadık lavanta kokan
Sevdanın mendillerini
Sattık bir pula iki kaşın arası
Suda yüzen yarısı köpük balıkları
Yerde gezen karıncayı nasıl da incittik
Yıkarak yuvasını
Yıkanırken ayışığı yavru kuşların kanatlarında
Yeşil yastık
Dağları taş sandık fitil yerleştirip
Bir bir patlattık
Köklü çınarı
Çığ düşürdük ceylanın kara gözlerine
Bir gece vakti
Ovaları fabrika bacası yaptık
İse bulandı dalda ki gül
Terketti gülü, sevdalısı bülbül
Şehirleri ranta ,betona sattık
Meydanlarında kurşunladılar maviyi
Bulutların, ırmakların kıvrımlarını dişledik her mevsim
Isırgan otu gibisin,hoyrat çıkarcı
Zalimsin insanoğlu
Dalıyorsun dünyayı
Bir acı tütün ,lezzetsiz
Bir kahve sohbeti
Sahte gülüşlerini konuk eder iki dudak arası
Karanlık tünelin eteklerinde kokusuz ıtır
Griye boyanan gümüş bulutlar düşecek üstüne
Kızıl sonbahar yaprakları
Çarpacak yüzüne aynada bulanık günlerin buğusu
Çöl kumlarını savuran fırtınanın kucağında sen
İnce uzun bir yolun sonunda
Gözbeğinde hüsran bavulu
Elinde tükenen kum saati
Akıp gideceksin
Yanağında yalnızlık alazlanırken!
Bu şiir toplam 597 kez okundu.
29.10.2013 12:43:11