yusuf er (yusuf er)
Bir meselem var ondan yürüyorum
Bu kara yazgıyı çektikçe ben içime,
bir falancanın sesi gibi
Dağılır durur bu sırnaşık kader,
bu aynalı sözler kitabı,
bu çekip giden bir dostun eli
bende birikiyor yağmurun inceliği,
bende bitiyor bir söz, bir söz bitiyor bende
Anlayın işte bir meselem var ondan yürüyorum,
bir meselem var ondan yazıyorum böyle içli
Yoruldum kendimi kurmaktan,
yoruldum kendimi kurcalamaktan
Dönsem fabrika ayarlarıma bu bozulmuş yazgıyı resetlesem
ve kimse dokunmasa bir daha!
Bugün biraz yorgunum,
uykusuzum günlerdir tedirginim…
Bir kuş misali, kırıldı kanadım,
bir kalemin tam ortasından geçen o cümleyle kapandı, sayfalar…
Sayfalar beyazlığını yitirdi,
kan deydi yüzümün rengine,
renkleri unuttum...
Oysa ben hayatı ilk renklerle tanımaya başlamıştım,
sonra birkaç rengi çok sevdim
Renklerdi bana doğruyu sevdirip,
yanlışı ayıklatan, aşka bağlayan
Önce yeşili, sonra maviyi sevdim içten
Evet, içten sevdim çünkü siz bilmezsiniz sevginin rengi nedir?
Bir şair sustuğundan fazla konuşur bu hayata,
onu anlayan yalnızca geceye karışan yazdığı kelimeleridir
Binlerce ses, binlerce ölüm, binlerce harf, doludizgin kelimeler
Hangisi ne ifade eder baktığım noktalarda gizlenen,
görünmeyen yüzler; söyleyin hemen şimdi?
Konuşulacak ne kaldı demeyin,
enkaz altında bir ben,
bir de giden kalınca,
dünya durmadı dönmeye devam etti.
Tamda burada, insanlığın ortasında görülmemiş bir ceset olarak
Birdenbire bir cümle sustu,
kendini boşluğa bırakarak
Birbirimizden uzaklaştıkça
ya da nefret duydukça
boşluğa düşen her anlam,
yitirdiğimiz, kaybedilen yanımız olacak...
/yusuf er/
Bu şiir toplam 503 kez okundu.
8.05.2014 23:29:47