SERBEST KÜRSÜ
PENCERE ..gün çekilmeye şehir ışıklarını yakmaya başlayalı pencerenin kenarına oturmuş,vaziyetini bozmadan büyülenmiş gibi tek noktaya takılı kalmıştı,gözü mü dalmıştı yoksa kendini mi soyutlamıştı hayattan anlayamadı ,zaman durmuştu sanki akşamın bu grub vakti şöleni nasıl da muhteşemdi belki yıllardır aynı akşamlar tekrarlanıyordu ama sanki bu akşam ilk defa oluyor ilk defa böyle bir tablo ile karşılaşıyordu ,göğün kırmızı mor gri aydınlanması yanında şehrin kendi ışıklarını yakması ile çok zengin hatta eğlenceli bir hal almıştı,ışıklardan ve renklerden yer-gök güzellik yarışması başlamış gibiydi veya her ikisi de çok uyumluydu ,hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyordu, bugün hilal’in üzerinde duygusal bir sis perdesi vardı bu renk cümbüşü heyecan yapmıştı kendisinde ,keşke her akşam bu coşkulu resitali izleyebilseydi ,akşam kuşlarını sıra sıra düzgünce ve bir disiplin içinde geçişlerine hayret etti gerçekten çok anlamlı ve birbiri ile irtibatlı bir yol haritası üzerinde seyirleri bu kırmızı akşamın görülmeğe değer manzarasıydı,bunu hiç unutmayacaktı sahi en unutulmazlarım var mı benim ,nedir ? sorusu aklına geldi ,buna cevap veremiyordu ,kendisine mutluluklar yaşatan en önemli olan neydi ? zamansız ve gereksiz gördü böyle bir sorgulamayı bu ve benzeri şıp-sevdi konular hiç tarzı değildi,oysa gerçek bambaşkadır,zamanın akıcılığı içinde didinmek çalışıp çabalayıp kaybolmak ,bir hakikat arayıcısı gibi sürekli sancılar yüklenmek gerek hayatı anlamlı kılan da böylesi uğraşlardır diyordu , çok ciddi konular olarak görüyordu böylesi düşünceleri ağır gelse de insan ruhunun huzur bulduğu yorgunluklar olarak görüyordu, hatta kayda değer bir hedef olarak ta seviyordu,ev halkı yavaş yavaş tamamlanmaya başlamıştı odasına seslenmeler sıra sıra başlamış ama hiç kımıldayası yoktu yerinden gökyüzü ve akşam ve geceye yol alan ışıklı karanlıklar öyle gizemliydi ki yemek için bu anı kaçırmak istemiyordu,”..geliyoruumm !! diye seslendi bu en az 10 dk. daha pencere kenarında oturması demekti,çenesini avuçlarına aldı pencerenin pervazına yaslandı düşüncelere daldı mırıldanıyordu “..öyle günler aylar geçmiş mevsimler dönmüş akşamlar geçmiş bu akşam gibi kırmızı ama ben neredeydim ,hangi mevsimi yaşıyorum veya farkına varıyor muyum ? bunları pek takip etmeyi başaramadım ben ,işaretlemem de duvar takvimlerinde diyordu ,geçen günlerin birinde dertleştiği arkadaşına neler söylemişti “..insan ilişkileri açısından giderek bencilleştiğimizi görüyorum aynı katta komşularımızı tanımıyor aynı binada yaşayıp yaşamadığımızın sorumluluklarını dikkate almıyoruz,medya insan sevgisinden çok her şeye muhalif tahammülsüz ve yıkıcı olan ve hayvan sevgisini öne çıkartarak insanı dışlayan bir karmaşa içinde, insan ve toplumsal barış yollarında algı kargaşası yaşatıyor, şu gökyüzündeki uyum kadar kırmızı gülümseyen akşam renkleri kadar anlamlı ve huzur verici gelmiyor dünya olayları,ne yazık ki aynı akraba bireyleri arasında hatta aynı aile içinde bile bağları kopartıcı,kırıcı ilişkiler sürüyor olması yeryüzünde mutluluğu arayanlar için beyhude bir amaç,işte bütün bunlar hilal’i üzüyor ve yarınlara mutsuz bakmasına neden oluyordu ,çok yorgunum dedi her şey her kes çok hızlı yarışlar içinde buna alışamadım,alışamadım yalnızlığıma ve yalnızlığım geçmeyecek değişmeyecek gibi uzayıp gidiyor bu kırmızı akşama denk gizemli duygularımı seriyorum şehre,içinden deniz geçen ve martıları bol olan bir şehir benim kaderim olsun razı olup kalıyorum ve şunu görüyorum ki hayatın derinlikleri insanın derinlikleriyle baş başa gidiyor, tutunmak hayatın güzellikleriyle tanışmak acı ve sevinçleriyle karşılaşmak,ayrılık ve beraberlikleri fark etmek hepsi birbirini kovalıyor, kendi boşluklarımda çaresizleşmek başka bir ölüm, iki zıt dünya gibi mutluluk ve mutsuzluklar fakat değil işte,aynı elmanın iki yarısı gibi bir bütün hayatımız,ancak bazıları için dünyaları karanlıktır sürekli bazıların da aydınlık ,hilal bunları kendisiyle konuşuyordu açık pencereden içeriye dolan gecenin serin havasına bırakmıştı duygularını ,gece gökyüzü ile baş başa kalmak iyidir diyordu insan en olmadık sırlara vakıf oluyor yıldızlı yıldızsız gökyüzü hepsi benim işte diyorsunuz daha çok duygu düşünce his derinlikleri hissediliyordu ve …devam edecekti ancak babasının seslenmesi ile kurduğu düşten uyandı yerinden kalktı pencereyi kapattı son kez akşamın kırmızı saçlarını hayranlıkla seyretti kırmızı gülüyordu akşam bunu günlüğüne yazmalıydı bu sessiz akşamı fakat zengin ve rengarenk akşamı yazmalıydı…. 05.05.2013/BEYLERBEYİ Mustafa KAYA / 7.05.2013
Bu yazı 459 kez okundu.
YORUMLAR |