kağan işçen (kagan_iscen)
Ilık
portakal dilimliydi o anı
babam rakıda yaşıyordu
uzak yakın yoktu
griden çok lacivert soğukluydu
ayak tırnaklarım kan rengi
ılık gülüşüne banarak gözyaşlarımı...
sobada topuk yerleri dikişli çorapların
tıslayan nağmeleri
ninemin içi kireçlenmiş ibriğinin ötüşü
portakal ve elma kabukları okşarken
ilkgençlik kaygılarımı
buz tutmuş camlarda
unutmaya can havliyle sarıldığım
kahve rengi acılarımı
banarak ılık gözyaşlarına...
saat kulesi kardan adam gibi üzgün
ayakkabı boyacılarının umutlarına eş inatla
şarkı sözü kitapları okuyorum ağbimle
mart nisan arası simsiyah bir bozkır öğleni
saten donlu ağustos özlemleriyle bezgin
ve ezik yeşilden utanmadan o kıraçlıkta
sanarak ılık gözyaşlarını...
arkadaş evlerinde şehriye çorbası içiyoruz
bazen kalın pide arası domates peynir ekmek
arkadaş anneleri iplik işçisi şişman şefkatli
kenan evren ev hanımlarına dizi öncesi aparatif
tadı damakta kısa çizgi filmlerle bitmeyen düşlerimiz
komşu kızlarına bitişik balkon yeminlerinleriyle sınırsız
ve bahçe musluğunda eşek arılarını yoldaş
sanarak ılık gözyaşlarıma...
asfaltsız anılarımdan aldım gül kokusuz
sesini gözyaşlarımın gözyaşlarının sesine
rüzgar topladım rastlantılarından sanrılarımın
her adımı göz kırpımlık gözü dışarda bir ömür
aniden kuş sürüleri havalanmaları gibi
ve ağaçları adamdan saymayanı saymadım
saymadım hiç birgünde kaç defa sevdiğimi
tek
ilk ve son sanarak ılık gözyaşlarını
banarak hep
tek
ilk ve son ılık gözyaşlarıma...
kağan işçen...
Bu şiir toplam 603 kez okundu.
1.07.2014 01:40:08