savaş karaduman (savaşkaraduman)
Dudaklarımda Helin Dolusu Gülüş
10 Ekim 2015 Ankara gar patlamasında yaralıları taşırken yüreğimde devleşen kızım Helin’e…
İran’da idama götürülürken ve sanki sokakta çocuklarla el ele yürürmüşçesine idam sehpasına çıkan, elleri arkadan kelepçeliyken bile çocuklara, dünyaya ve yaşama gülerek el sallayan Majid kavousifar anısına…
Güneşinden…
Kızıl kıyamet açıp solan renginden
Doğuşundan/ batışından
Ve mavisinden gökyüzünün…
Denizinden
İçime vurup duran dalgaların
Ve martıların sesinden
Serin dağ rüzgârlarından
Yüreğimin yangınlarına düşen yağmur tanelerinden
Ve çılgın bir sel gibi akıp giden sularından nehirlerin
Bilmem, kaç bin ışık yılı önce
İnce bir dal gibi kopartıldım ben…
Suspus olmuş karanlığından
Gözlerime şavkı düşen ay ışığından
Ateş böcekleri gibi yanıp sönen yıldızlarından gökyüzünün
Ve en güzel renklerinden/ kokusundan çiçeklerin
Ağaçlarından/ dallarından/ yaprakların yeşilinden
Şarkılarından
Türkülerinden
Ağıtlarından dünyanın…
Kahramanlarından, devlerinden, cücelerinden
Ve cadılarından masalların
Romanlarından, şiirlerinden
Sevincinden insanların
Ve bitmez tükenmez gülüşünden çocukların
Bilmem, kaç bin ışık yılı önce
İnce bir dal gibi kopartıldım ben…
Bilmem, kaç bin ışık yılı uzaklara sürgün edildim yine
Ve bilmem kaç bin ışık yılı sonra
Dünyaya açılan demir kapının ardından
“Hadi, git… Son kez olsun kucakla dünyayı ” diye seslendi cellât
“Hadi, git… Son kez olsun kucakla dünyayı ”
Ve -her gün çocuklaşan ellerimin içinde
Mavi bir bilye gibi döndürüp durduğum- dünyaya
Ayakbastım yeniden…
Bilemediler…
Bir nefes anı
Ve bir yürek mesafesi kadar yakındım oysa
Gittim -göğsümün kafesini parçalayan koskoca bir hasretle-
Yüreğinde sevda, yüreğinde barış
Dudaklarında gülüş taşıyan kızımı kucakladım
Öptüm… Yüreğinin ta! Orta yerinden
Avuçlarımın ortasında mavi bir bilye gibi dünya
Okşadım –incitmeye korkarak-
Damla damla sevinçler yağdırdım saçlarına
Nefessiz kalıncaya/ doyasıya
Kokladım durdum dünyanın en güzel çiçeğini
Boynumda yağlı urgan
Derinliğine dalıp gittim bakışlarının
Ve bilmem kaç bin ışık yılı sonra
El salladım…
Dudaklarımda Helin dolusu gülüş
“Seviyorum” dedim “seviyorum seni kızım”
Hoşça kal…
Yıkıldı darağaçları
Ve imkânsız bir masal anı gibi durdu zaman…
Savaş Karaduman
“Sen benim dünyam ve dünyanın bana armağan ettiği en güzel hediyesin…
Vazgeçilmezimsin…
Yüreğine, aklına, gülüşüne, gül yüzüne, kıvırcık saçlarına kurban olduğum…
Yüreğinde taşıdığın insan sevgisine, dünyanın barışına olan inancına
Ezilenlerin yanında saf tutuşuna, kavgana
Zulme karşı boyun eğmeyen asiliklerine ve isyanlarına
Özgürlük sevdana, aşkına ve gülüşüne sonsuz saygıyla… “
Baban…
Bu şiir toplam 151 kez okundu.
9.11.2018 16:20:16