SERBEST KÜRSÜ
MİKROFON Mikrofon …ister inansın ister inanmasın kulaklar,mikrofondan yankılanan ses büyülemişti herkesi.Birbirine olumlu baş hareketleri ile yetişkinler kendilerini müziğin ve sesin ritmine kaptırmışlardı.Dinleyenlerin onayını alan sesin sahibi genç bir kız.Bütün gözler ona dönmüştü.Genç kız okulun gençlik şöleni olarak tertiplenen kalabalığa okuyordu.Mikrofon ona bütün duygularını haykırmaya yardımcı oluyordu,arada bir tutuyor bazı bırakıyor, profosyonel bir şarkıcı gibi sahnenin gereği eskizleri tekrarlıyordu.O kadar içten ve duygusal bırakıyordu ki şarkıya kendisini,inanılmaz bir yok oluş yaşıyordu. Kendini kaybedercesine mikrofonda eriyip giden genç kızın,tüm sevinci ve mutluluğu şarkının çığlıklara dönüşen ahengiydi.Giderek mavileşen mikrofon,sesi ve ses kıvrımlarını duygu renklerini olduğu gibi veriyordu.Genç kız İstanbul kadar güzelleşen sesi ile boğaza nazır okul bahçesinden tüm şehre müziğin sesini veriyordu.Kendine bu kadar güvenen ve mikrofonla bu kadar uyumlu bir ikili ancak bu kadar olabilirdi.Şarkı uzun ve anlatmak istediği hüzünlü notalarında genç kızın yüzü çok sahiciydi.Öyle bütünleşiyor ki kendi hayat hikayesini anlatır gibiydi.Yabancı bir parça olmasına rağmen tüm ses ve nefes alış verişler ve telafuz,olması gerektiği gibi çıkıyordu.Şarkının sözlerini merak edenlerin belki İstanbul ile ilgili olmasını istediğinden şöyle olabilir miydi ?..hayalini yazıyorum durmadan suyun üzerine,/bugün mavi suya koşacağım,/bugün denizden geçeceğim,/bugün martılarla konuşacağım,/bugün seni sevdiğimi söyleyeceğim,/sen,beni fark etmesen de,ben seni seviyorum ya..!/reddetme beni,sev beni,kabul et gözlerimi,/bugün yağmasın yağmur,/güneşli bir gün ısıtsın bizi,/hadi İstanbul olalım,/boğaza koşalım mavi su ıslatsın bizi,/kabul et reddetme,/kabul et reddetme,/koşmak istiyorum ağlamadığım bir gün,/konuşmak istiyorum üzülmediğim bir gün,/yalnızım çok,kabul et beni,/sevilmek istiyorum kabul et ,/kaçalım gözlerin ağladığı dünyadan,/beni fark et,/beni fark et,/.Bir parça bitmiş ikincisine başlayacak genç kız.Kendisini dinleyen öğrenci arkadaşlarından aldığı güçlü alkışın mutluluğu ile yüzü gülümsüyor,duygularını teşekkürlerini mikrofona söylüyordu.Şimdi daha hareketli bir parça haydi..anonsu ile yeniden başlıyordu şarkıya.Kendi esaretinden çıkmak ister gibi,çektiği her ne ise acılarından öç alır gibi.Haykırıyor,çığlık atıyor,sakinleşiyor yeniden haykırışlar. Parçanın tonları ile coşan genç kızın sesinde özgürlüğe kaçışın sevinçleri saklıydı.Masum yüzü parçanın sert tonlarında geriliyor,mutlu renklerinde gülümsüyor,hüzün notalarında ağlamaklı oluyordu.Parçayı uyarlamasındaki haykırışları sahneye ve mikrofona sahip çıktığını daha iyi gösteriyordu.Parçalar bittiğinde ve sahneyi bırakacağı an beklenmeyen bir sürprizdi arkadaşlarına misket havası müziği ile vedalaşması.Yakaladığını zannettiği mutluluğu kaçırmış gibiydi sahneden inerken yüzünün fotoğrafı.Her şeye rağmen bugün İstanbul daha bir maviydi elinde mikrofonu ile genç kızın şarkıları eşliğinde. 24.05.2013/beylerbeyi Mustafa KAYA / 24.05.2013
Bu yazı 427 kez okundu.
YORUMLAR |