Yaşar Bedri
Bu Şiir Yakılmak İçindir!
ERDEN söz ateşine çekiyor bizi, ateşi
incitme
suretimizde çürüyen hüzün sen bile
savruldukça tenimiz paslı sarkaca
üşüyecek
SİN
talanın küllerinde eşelen uygarlık sen,
ısrarla/doğurup,büyüttüğün
kendi çocuğunun leşlerine
direniyorsun!
erden söz ateşine çekiyor bizi
sözü incitme.
SANA
en güzel şiirlerimi/yazın perçemine
karışınca terim
tay/
ların yelesinde okuyacağım.
karışacak söz
şantiyelerin kirecinde çoğalan
ağustos böceklerinin
çıldırtan uğultusuna.
yaka cebinde
sakladığın sevgili fotoğrafını
öpüp öpüp içlenirken
bilmelisin
yolcunun tebdil-i mekanda ülkesi olmaz.
TOPLANMIŞ
dil yalayıcıları
musallanın yorgun
ve çürümüş ağacını konuşuyor.
söylenecek sözleri kalmamış gibi.
en son iplikleri ve çiçekleriyle tavaf ediyor
ustasının
mermer
kabrini.
semenderin ayak izinde yürüyen yolcu
kaynayan
ve
dökülen suyun
sesine karışıyoruz
yarın
senin yolculuğuna katılamayacağım
bağışla
SANA hüzün dolu şiirlerimi
dünyanın
cehenneme açılan kapısında
O
K
U
Y
A
C
A
Ğ
I
M
şimdi bizim oralar,soğuk ve sistir.
kurumuş toprağa düşen yağmurun
genzimi acıtan kokusuna karışır hatıralar
sen karışırsın
ipek yumuşaklığında donup kalan bakışınız
ıslak tende buğulandıkça,
hiç
yolcu
olmamışım sanki
ve sen hiç sevmemişsin.
-kağıt kayıklarımızın bile batırıldığını
biliyor musun?
ben yolcu,aynadaki adam!derinliğim
suya emanet.
ihanet
ve
fitne kuşları fır dönüyor.
‘şimdi ustam’ kuşlari.
sana şiirlerimi yüregimin
memodasinda okuyorum.
YÜZÜNÜ saklayan cellat
gece kabuslarindaki
azgin firtinada kaybolur
ölüm/cüzdanimizda taşidigimiz
yirtik fotograf.
kendini kiyiya vuran denizci
yaralarima ezerken midye kabuklarini
ve yosunu
açilan her yaraya tütün basan ellerinde
uyudum.
kasiklari çatlayincaya kadar gülen
sonra kadehleri infaz kalemi
diye kiran
dina/
zorlar dizilmiş rüyalarima.
sözcüklerimi devşiren lugat
yetmiyor/yetmeyecek söz
dokundukça uzak bir kentin çürüyen
uygarligina.
ACI yok!
sahipsiz bir ülkenin soyagacinda titreyen
çok yaşayin ve varak apoletli
hepbana kuşlari uçuyor erincimizde
aci yok!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler konuşacak!
dokunulmazligi kalkmiş ölüler
dokunulmazligi kalkmiş
dokunulmazligi
acilariyla,tekrar,tekrar çekilirken dar
agacina
egilmeyen gölgeleri hiç yolcu olmamişti
gencecik kalmiş
gövdeleri atlaslara sigmadi hiç!
SEN,kavganla barişik yaşadin hep
kavganla güzelleştin ölürken bile
gece diyorum/karanligi üstümüze
örten zaman
degil
ne de kiskanç sevgili
düş yolculugumuzdaki
huysuz kisrak.
şeylerin aynasinda ruhumun firtinasi
çogaliyor.
ah!
kehaneti fisildiyor agustos
böcekleri,
sögüt dallari.
gece diyorum/karanlik renk degilmiş
sen mülkünle aşksizdin,
senin bitmeyen yolculugundu
tek kişilik mutluluk.
ne çok yolcu gibiyiz!yorgun kenti
teslim ederken gerillasi oldugumuz
uzun geceye
paketimde buruşturdugum sigaramla
paylaşirim yalnizligimi ve korkularimi
ŞIMDI
açiklamasi olmayan bir ima ile geçiyorum
kalabalik
sözleri
DOKUNULMAZLIGI KALMIŞ
ÖLÜLER KONUŞTU:
hüzündür,
yolcusu oldugumuz ZAMAN!
.................................
körfezde ne garip uluyordu akşam
konuşmuyordun
ZEYTIN
&
tuzdu
ÇAGIN VE SEVGILIMIN ZINASINDAN
KAÇIRDIGIM..!
Bu şiir toplam 626 kez okundu.
22.12.2005