ismail Aykanat
Yalnızlığın Sert Adımları
sevgi de yük aldı hicrete
artık bunu anlıyorum
doğuyor bak yepyeni bir hayat
bir mavzer menzilindeyim
adımlarımda kaçışın son anları
mahfel mi
-çün bu bir aşkın adıdır-
giyotin mi
çıkrıksız kuyulara mı bekleniyorum
suya
toprağa
hayata mı
günah çiçekleriyle bir kadın
mı bekliyor beni
sarp duygular taşıyorum
mitralyözünde kalbimin
geçtiğim kan ırmağı
gecede yankılanır yalnızlığın sert adımları
düşer
düşer de saçıma kahrın şafak saatleri
-sen bunu duymalıydın mozart-
saatim acıyı henüz beş geçiyordur
hazan dalına astım
gençliğimin ıslak gömleklerini
hatırlar
ölürüm yaptığımız son valsi
gömün gömün beni
kanat kırık kol kelepçe gecede
ay bastı korkularımı
aman bulmaz dertlerin kordonundayım
yüreğimde taşığıdım bir avuç umut
karanlığı sürgünleyen kolorduları
kulağım bekçinin düdük sesinde
ıslıklar yolumu kent soluklu kırağı
öyle zemheri
öyle muhanettir bu sokak başı
sonra yıldızlar ölür
hakaretlerde büyür bir gerilla yüreğim
beni
kemikleri sızlayan umutların
gömün sıra sıra taşına
ay bastı korkularımı / ay / yar
öyle yaşamak ölümü sereserpe
ki iki vadi yaban gülü kelebek
şehri inkâr ettiğim bir anda gideceğim
ıslıklarımı sunarak
gideceğim
orda
BATARYA VE GÜL ÖLÜMCÜL İKİ SEVDA
Kaynak: Tali Bir Akşam
Bu şiir toplam 469 kez okundu.
16.11.2006