SERBEST KÜRSÜ
YABANCI DEĞİL KOMŞU DİLİ ÖĞRENELİM Yıllarca bize çok yabancı, çok uzak diyarlarda, yaşayan insanların dillerini bizlere zorla öğretmeye çalıştılar. Bizlerde pek öğrenmeyi düşünmedik. Öğretmenler öğrettiklerini sandı, öğrenciler öğrendiğini sandı. Aslında her kesler bir birini aldattı.. İngiltere nere Türkiye nere? Fransa, nere Türkiye nere? Almanya nere Türkiye nere? Yüzünü bile görmediğimiz, görme ihtimalimiz çok düşük olan insanların dillerini neden öğrenelim? Zorunluluk his eden öğrensin. İsteyen çabuk öğrenir, istemeyen çok zor öğrenir. Öğrenmek isteme, ihtiyaç, meselesi. İstemeyene zorla öğretilmeye çalışılan, hem öğrenilmez, hem de öğrenilse de çabuk unutulur. Hep öylede oldu. Biz 9 yıla yakın emek verdik neye yaradı. Kaç İngilizce, Fransızca, Almanca dersi alıp da ben bu dilleri öğrendim diye bilir. Yüzde bir bele zor çıkar. Onu geçtik. Bu yabancı dil derslerini öğreten öğretmenlerin kaçı bu dilleri hakkı ile bilir.. Bilemez çünkü pratik yapacak ortam yok.. Hem neden? Yabancı dil yerine, bize komşu olanların dillerini öğrenmiyoruz?. Mesala Kürtçe, Arapca, Farça, Rusça öğrenmiyoruz. Komşularımızla konuşup anlaşmamız kötümü olurdu. Bize düşman hiçbir bağımız olmayanların dillerini öğretmek istemede neden bu kadar ısrarlıyız. Sanki komşularımızla konuşup anlaşmamız istenmiyormuş gibi, ısrarlı bir davranış mevcut.. Mesela Arapça bilseydik dinimizi öğrenmemiz daha kolay olurdu. Önüne gelen, yalandan hoca postuna bürünmüş masonların, münafıkların oyuncağı olmazdık. Düşmanlarımızın eline istemedikleri kadar fırsatlar sunma konusunda bizim kadar vurdum-duymaz bir millet yoktur. Ne istediğimizi bilmeyiz.. Önümüze ne gelse yeriz. Bizleri bedavacılığa, hazırcılığa alıştırdılar.. Bedava diye bir şey yoktur. Lafta bedava veya ucuz aldığımız şeylerin bedellerini çok ağır ödüyoruz. Farkına bile varmıyoruz. Moda diye uyduruk bir gavur icadı çıkarılmış tüm insanlar sömürülüyor. Sömürülenlerde kendini çok medeni, çok zeki zan ediyor.. Pantolon alıyor, yarım yamalak, yırtık, pırtık derler, bizim oralarda fakirler bile giyinmez. Ama bizim sözde medeniyeti elbise sananlar. Dilimizi bile yakında değiştirirler Modadır diye.. Sakın şaşırmayın. Az kaldı oda geliyor. Artık tek bir dil kullanacağız. İşaret dilimi dersiniz. Çeşitli şekillerden diller mi dersiniz ne derseniz deyin. Bu vurdum duymazlıklarımız, sorumsuzluklarımız devem ederse Şeytanın uşaklarının, uşakları olacağız.. Dilini kaybeden dinini, ırkını, geleceğini sorgulamaz.. Biraz attığımız adımları sorgulayalım. Neyi neden yaptığımızı bilelim. Bilmediklerimizin maliyetini, amacını bilmeden yapmayalım. Biz ne cahillikler gördük. Kızlarla konuşmak için kredi kardı alan. Kızlar beğensin diye, palyoçoya dönen insanlar. Erkekler beğensin diye soyundukça soyunan, boyandıkça boyanan kızlar .. Nereye gidiyoruz. İnsanların önünde bir doğru olan yol. Bir de yanlış olan yollar vardır. Doğrulara kavuşmak emek ister, sabır ister. Doğruları isteyenlerimiz, araştıranlarımız bereketli olsun. İNŞAALLAH. Kaynaklarmız.. Abdullah ÇİFTÇİ, Hakan Yılmaz ÇEBİ, Ali SELMAN, Serhat Ahmet TAN, Ali Selman DEMİRBAĞ’ ı internetten dinleye bilir.. EYYUP AKMETİN / 10.03.2019
Bu yazı 155 kez okundu.
YORUMLAR |