Nurullah Genç
Doğduğu Eve
Levni’nin minyatürler çizdiği yerde miydin
Muhibbi’nin şiirler yazdigi yerde miydin
O gün zümrüdüanka camlarina kondu mu
Gökyüzünde şehrayin kandilleri yandi mi
Kapindabirikti mi fosforlu pervaneler
Gözlerini tavana gömdü mü divaneler
Hünkar Iskelesi’nden bir çerağ gönder bana
Binbir çiçek tozuyla mihman olayım sana
Göreyim, kokusuyla baygın odalarını
Ölümden kurtarayım aşkın adalarını
Bu deniz, köpürdükçe köpürüyor yurdumda
Her dalga, kırkayaklı verem oldu ardımda
Ey şimdi tenhalarda pelerinler giyen ev
Döner diye, gülümün yolunu bekleyen ev
Aruzun, evrene that kurduğu yerde miyidin
Avcıyı bir ceylanın vurduğu yerde miydin
Ötelere kapalı siyah perdeleri aç
Bahçende mi kurudu kökünü yakan ağaç
O’nunla büyülendi nağmeler; yıkıldı bende
Meftun oldu yeniden ruhumuza nihavende
İpek bakışlarında aşk hüzzama boyandı
Bir sandıkta uyuyan hatıralar uyandı
Kokusuyla büyülü akvaryumda balıklar
Rüzgar hala o günkü mutluluğu sayıklar
Neva bir cemre düştü içimize dünyadan
Duvarlar mestanedir bu hanende rüyadan
Tükendi güzellikler şehrinin kargaşası
Garibname’ye döndü aşigin en paşasi
Ey şimdi O’ndan kalan sesleri dinleyen ev
Hasretiyle yıllardır ağlayıp inleyen ev
Ürkek bir lamba gibi hatırlar seni birgün
Bana gelmez, bilse de gamlı halimi hergün
Kaynak: Hüznüm İle Ülfeti Pareler Laleleri
Bu şiir toplam 549 kez okundu.
20.12.2006