DUYURULAR

mehmet ertuğrul tarhana çorbası Şiiri

Facebook'ta Paylaş! Twitter'da Paylaş! Sık Kullanılanlara Ekle!
Harf Boyutu Küçült Harf Boyutu Normal Harf Boyutu Büyüt
Puanınız kaydedildi.
Teşekkür ederiz.
0,0
0
Şiire puan verin!

mehmet ertuğrul (belki)

tarhana çorbası

Bir ocak akşamı…
Bedeni karla kaplı bir varoş şehrinde
Soğuğa baş kaldırmış
Bir mağarada sarkıtlara benzeyen apartmanların birinin
Zemin katındayım ve onun
Gün ışığını unutmuş küf kokulu mutfağında
Mavi bir alev ocağın üstünde
Ve üstünde toprak yüzlü tarhana çorbası…

Hafiften kararan akşamla
Hafiften ayaklanıyor tarhana çorbasının
Gam yüklü memleket yüklü dumanı
Tutuyor elimden alıyor sırtına
Ve başlıyor yolculuk…

Dumandayım, tarhana çorbasının dumanında
Geliyorum sana
Alır mısın tarhana kokulu beni
Gül kokulu tenine…

Kıllı çulun nasırlı üzerinde zini
Kuru soğanla hamurlu ekmeği bekliyor
Ve bekliyor zini, tarhana çorbasını
Bu bir akşam sofrası
Garip, memur ve bekâr yüzlü
Bağdaş kurulup önüne yüzleşmeyi bekliyor
Kuruyorum bağdaşı
Sofranın yüzü değiyor yüzüme
Ve bu dokunuş
Yerinden ediyor hayal meleklerini
Anam canlanıveriyor birden cansız gözümde
İşte anam, orda
On beş yaşımın yağmur kokulu mutfağında
Beni büyüten kınalı elleri tarhana çorbasının kaşığında…

Anamın göz nuru
Babamın alın teri
Toprağımın kokusu
Helal lokmanın huzuru karışıyor
Anamın tarhana çorbasında
Ve tahta kaşık dönerken kalaylı kazanda
Anamın o içindeki öksüz köy evinde
Hatırların yel değirmeni de dönüyor
Tahta kaşıkla birlikte
Ve anam kim bilir hangi hatıralarını öğütüyordü o değirmende
Hangi hatıralarını ki
Gözyaşları su oluyordu o değirmene…



On beşindeydim karlı bir ocak akşamı
Dedemin kurumuş dut ağaçlarının yandığı
Ocağın başında ocağı için
Tarhana çorbasını karıştırırken gördüğümde anamı
Kaynayıp kaynamadığını görebilmek için daha rahat
Ateşe yaklaştırırdı yüzünü
İşte o an ateşin titrek alevi
Bir Yörük güzelinin yüzünde dans ederdi
Edalı bir gelin nazında
Oyalı yazmasının kenarından taşan
Hafiften kırlaşmış saçlarını atarken
Kulağının arkasına sol eliyle
Sağ eliyle de memleketim kokan
Tarhana çorbasını karıştırırdı anam

Karıştırırdı anam
Konya işlemeli tahta kaşıkla tarhanayı
Öksüz yüreği ile de hatıralarını
Ve sonra feleğin paslı, ince elekli kasnağından süzerdi
Geçmiş adlı muammayı
O incelikten fikrinin ince gülü gibi
Bir yüz dururdu yüzünde anamın
O yüz anamın anasıydı

On beşindeydim
Karlı bir ocak akşamı
Gördüğümde anamı ocağın başında
Hiç görmemiş anam anasını
Ocağın başında karıştırırken tarhana aşını

Üçündeymiş anam bir kardeşi olmuş
Öksüz adında bir kardeş…
Anası ölürken doğurmuş bu kardeşi anama
Anam üçünde, anası yirmi üçündeymiş
İşte o an aralarına ince bir çizgi çekilmiş

Acılı kalabalığın içinde
Tahta atını sürermiş anam
Yörük kızı ya…
Ne olduysa o an olmuş elinden düşürmüş tahta atını
Ve başlamış ana diye ağlamaya
Yaslara anamın çocuk sesi de karışmış
Anasını istemiş, habersizmiş
Anasının tahta ata binip gittiğinden
Yörük kızı susar mı öyle kolay
Mertekte asılı sallanan kavunu vermişler
Susmuş anam tatlı kavunu yiyince
Kavunun içinin yollarında zehir gibi aktığını anlamamış


On beşindeydim
Kurumuş dut ağacının alevi
Anamın yüzünde dans ederken gördüğümde
Öpüşürken tahranın
O gam o toprak kokulu dumanı
Fakir hayatımızın duvarlarıyla
Anam nereye gidiyordu kim bilir
O dumana binip

Fokurdamaya yüz tutmaya başlayınca tarhana
Bir tiryaki gibi üflerdi dumanını
Yaş akardı o an anamın güneş yanığı yanağına
Gözüne duman kaçtığından mı?
Sofraya hiç analı oturamadığının acısı battığından mı?
Bilinmez
Ve neden sonra
Gökyüzünde yavaşça yer değiştiren güneş gibi
Yüzünü hafiften döndürerek bana
Zorla gülümseyerek
Duman kaçtı mehmedim gözüme ağlamıyorum derdi
Ben üzülmeyeyim diye kan ağlayan yüreğini görmeyeyim diye

Şimdi ondan uzaklarda karıştırırken tarhanayı anlıyorum
Meğer duman değilmiş ağlatan insanı
Tarhana kaynarken kalaylı kazanda
Pas tutmuş yüreğinde kaynarmış onunla beraber
Ve kaynayan yüreğinden taşanlarmış o gözyaşları

Ah anam…

Bir ocak akşamı
Mavi alevler üzerinde
Fokurdamaya hazırlanan tarhana çorbasının
Dumanına bindim
Sana geliyorum
Alır mısın beni yine de koynuna
Tarhana koksam da…


Mehmet Ertuğrul

Bu şiir toplam 1.068 kez okundu.
4.06.2008 10:15:17

Ad - Soyad
:)

4.06.2008 15:50:56


Siirdemeti.Net - 2005 Yılından Günümüze Karşılıksız Sevgi ©