Abdullah Takım
SUR DÜDÜĞÜ ÇALANDA
Renkleri unuturdum,bakınca gözlerine,
Bir cümbüş seli gibi,akardın yüreğime,
Gökkuşağı gibiydi yağmur sonrası günde,
Görmek isterdim ama,artık gün akşam oldu,
Perdelendi gözlerim her günün batışında.
Boğazım düğümlendi,söylenmedik söz varken,
İmrendim bulutlara,sağnak-sağnak yağarken.
Hıçkırık tutuyordu,ağlamak istesem de,
Dökülünce gözyaşım,gözlerimden kalbime,
Nutkum tutuldu tam da söyleyeceğim anda.
Çorak topraklar gibi suya hasretle doldu,
Yağmayacak bu yağmur,mevsim sonbahar oldu.
Hasat zamanı geçti,yağsa da neye yarar.
Dövünsem faydası yok,yalnızlık beni sarar,
El salladım hayallere, boşluktaki mekânda.
Böyle geçmez bir ömür,hayat kısa olsa da,
Haykırmak çözüm değil,ta arşa dayansa da.
Belki bir gün açılır,bin bir kapıdan biri,
Altın kase içinde içirsen de zehiri,
Bir hayal bekliyordum,yeni şafak sökende.
Eski bir alışkanlık, başımı çevirsem de,
Beklemiyorum artık, yolcum yok bu trende,
Daha kopmadı zincir, bir halkası daha var,
Umutları taşırım, belki mahşere kadar,
Kavuşmak mı? Kimbilir...Sur düdüğü çalanda.
Bu şiir toplam 798 kez okundu.
9.02.2007