kağan işçen (kagan_iscen)
Şiirsel Şiir
Şiirsel Şiir
akşam olurdu
mahallenin daracık sokaklarında kahkahalarının gölgesi
duvarlara dokunmak için koşardık
ilk önce kim dokunacak
ağabeylerimiz duvarların içine tıkılırken
biz duvarlara dokunma yarışında
belki çocuksu bir kalkışmaydı
zaten hiç silinmezdi o bordoya çalan kırmızılı
kahrolsun faşizm yazısı
ayaklarımız çıplak
ben hep susardım o zaman da
karnım tulum gibi şiş olurdu su içmekten
yıllar sonra aşık olduğumda gene suya koştuğumu hiç unutmam
akşama meydan okumak büyük forsuydu hepimizin
“nitekim”
ağabeylerimiz faşizme
biz akşama meydan okuduk
onlar hapishaneye
biz meyhaneye transfer olduk sonrası
yağmur yağdığı zaman etrafa bir sessizlik çökerdi
sadece damlaların sesi
tıpır tıpır
şıpır şıpır
bir şaşkınlık
içe dönüklüğü kuşların
ağaçlarsa açılır saçılırdı gelinlik kızlar gibi
yaprakların koyu yeşil iddiası sevişirdi soğuk bir griyle
yalnızlık sulu lacivertle şamarını atadursun
ruhlarımıza
biz hala aşkımızla çocuksu öpüşmek peşinde
“bulutlar evlerin damına işiyor”
yağmurun dinginliğin
sakin gönencin çocuk dilindeki anlamıydı bu
ayaklarda naylon çizme
yağmur suyunda dolaşmak
en büyük zevkimizdi
bakkalın oğlu fehmi’yi suya yatırmak
manava hıyar almaya pijamayla gitmek
paçaları da çorapların içine koydum mu bir
yeme de yanında yat olurdu hani
dallas hayatımıza girene kadar
aldatmak nedir bilmedik evcilik oyunumuzda
sonradan ceyar’da çıktı şerif taytıs’ta içimizden
benimse ne bir kahramanım oldu
ne de kahramanı oldum bir kimsenin
ben hep yalnızdım
hep kaçak güreştim
işi hep isyankar romantizme döktüm
“ha ha ha”
bu yüzden de hep kaybettim
sık sık kaybettim
ben kazanmayı öğrenmeden kaybettim
aşk buydu zaten
kaybetmek…
şairin kanaat notu:
hayat gurbetinde
ölümü mesken tutana kadar aramaktır aşk
dün yağmurda erik ağacında üşümek
bugünse yağmurda erik ağacında üşümeyi özleyip üşümek
ay ışığında karşı penceredeki gölgeyi seyrederken uyumak
hayatın sonralılığı bu….
Bu şiir toplam 486 kez okundu.
2.08.2008 13:27:54