TAYFUN ÜNAL
MİSAFİR ODASI
Yirmi yıl önce, on yaşımdaydım
İlk mektebin 3/A sınıfındaydım.
Sırtımda kara önlük, boynumda ak yaka,
Elimde ağabeyimden kalma yırtık bir çanta,
Çakılıp kalmıştım evin giriş kapısında
Şaşkınlığım, fırtınalar koparmıştı dimağımda
Ne çok ayakkabı vardı böyle,
Ne çok ses vardı içeride
Bir teyze, beni kapıda görünce,
Eğildi boyumca
Korku doldu birdenbire içime, gözlerime bakınca
Ne oluyordu, bütün bunlar neyin nesiydi?
Kardeşlerim, annem, babam nerdeydi?
Şaşkınlığım, beynimin her yerindeydi!
Soldaki ilk oda, misafir odasıydı.
Misafir odasından duyduğum tek şey, hıçkırık sesiydi!
Elimden tutup, dip odaya götürdüler
Giderken, içeri bakmak istedim, Annen öldü dediler
Gözümü açtığımda dip odadaydım
Ömer, Emine ve ağabeyim oturuyordu.
Yer sofrası kurulmuş, boş tabaklar duruyordu.
Ağabeyim ağlıyor, Emine bana bakıyor,
Ömer, tabakla oynuyordu
Ölüm nasıl bir şeydi o yaşımda bilmezdim.
Annen ölecek deseler, hiç ihtimal vermezdim.
Babamı kimse dövemez, annem ölmezdi!
Şimdi iyi biliyorum ama,
On yaşında bir çocuk, bunu asla bilmezdi!
Babam yan komşudaymış
Erkekler orda toplanmış!
Koşup gittim yanına,
Anlam veremediğim bu olup bitenler adına,
Belki, anlamlı bir şeyler söylerdi bana
Derin derin çekiyordu sigarasını
Ve yere bakarak, eliyle çeviriyordu kül tablasını
Baba, annem öldü mü? dedim,
Nemli gözleriyle gözüme bakıp,
Yemek yedin mi? dedi
Belki söylemek istemedi, belki de söyleyemedi
Sigarasını çekerken, başını yeniden önüne eğdi.
Sabaha kadar biri girip biri çıktı misafir odasına
Çok dinledim, hiç benzer ses yoktu annemin sesine.
Göremedim ama yudular, yıkadılar,
Kefenleyip, annemi bir tabuta koydular
Gidiyor musun Anzılham? diye ağlarken babam,
Annemi, bahçe kapısından çıkardılar
Cenazeden sonra gelen giden çok oldu.
Bir ay sonra, herkes birden bire yok oldu
Ömer altını ıslattı, bezi bağlanmadı.
Eminenin saçları hiç taranmadı.
Başımı okşayan, beni seven olmadı
Ağabeyim, ağabeydi, o günden sonra bir daha ağlamadı
On dokuz yaşımda evlendirdi beni babam.
Karım, can kuşum, evimin yıldızı,
Yirmi yaşımda kucağıma verdi, nur topu gibi bir kızı
Kızım, eylülün on dördünde doğdu.
Babam, adını Anzılha koydu
Ben annem dedim, babam Anzılham
Oturup ağladık hasretten, mutluluktan
Yıllar böyle geçti, böyle geçecek sandım!
Yirmi yıl önce, on yaşımdaydım
İlk mektebin 3/A sınıfındaydım.
Şimdi kızım on yaşında 3/A sınıfında.
Çakılıp kaldı evin giriş kapısında
Ben, yan komşuda!..
Annesi, karım, can kuşum, evimin yıldızı,
Misafir odasında
Tayfun ÜNAL
Bu şiir toplam 732 kez okundu.
28.07.2007