elfida
GÜLSEM GÜL İNCİNİR
Gittin,
gidişin
yarama tuz basılmış acı
gidişin
karlı kış gecesi
gidişin
dağbaşı ıssızlığı
çiçeksiz, renksiz
ve uğul uğul bir rüzgar başımda
Gittin öyle apansız
hayaller birikti gözlerime ıpıslak
büyüdü gitgide yalnızlığım
yıldızlarda terketti beni, ay küs
ardında yalnızca anılar kaldı
kırık dökük
boynu bükük anılar
Yoksun işte
gözlerin yok
ellerin yok
kar yağıyor anılara
üşüyor hayat
Her gece
ırmaklara salıyorum gözlerimi
denizler ortasında,
kaybolmuş bir sandal gibi
binlerce kıyıya çarpa çarpa
öylesine yitik, öylesine çaresiz
öylesine perişan yaşıyorum…
Sen bu şehirde bulutlarla gittin
zifiri geceydi,yağmur yağıyordu
bütün sokaklar ağlıyordu
gittin işte, gidiş o gidiş
bir daha dönmedin
bu yürek yara şimdi, bu hayal kırık
ömrüm sokaklarda bir yaprak artık
gelme, öyle yorgunumki…
zemheri karlarını bekle…
Gözlerimde sessiz bir gözyaşı
bekler öylesi
dağ sevdalı
rüzgara hasret bir ince dal aşkına.
gülsem gül incinir
ağlasam dal
gelme, seni çok özledim…
nisan yağmurlarını bekle…
Ben ki, unutulmuş gökyüzü masalıyım
uzak iklimlerin güz çiçeği
ve ben hala o gözleri sürgün
hüzün bakışlı çocuğum
öylesine sessiz, öylesine dilsiz.
ne analar kucaklıyor beni artık
ne de hasret kokan ıssız geceler
Bir gün tarih düşülürse
çizilirse aşkın miladı
yapraklar düşerse, kuşlar göçerse
ve sen dönersen
kilitlenirse gözlerim gözlerine
işte asıl o zaman ölürüm ben...
işte asıl o zaman ölür...
işte asıl o zaman…
işte asıl o...
Bu şiir toplam 951 kez okundu.
27.09.2007