Bana hayatı anlat anne.
Sayfalara sığmaz, kelimeler yetmez deme.
Yaşamadan öğret bana hayatı, yanmadan bileyim, düşmeden…
Dudaklarına iki kelam sığdır, su serpsin yüreğime, telaşa vermesin.


Dizlerim bağı kopmadan, dağları sırtıma almadan bileyim,
Kollarında gözlerimi kapatmadan mutluluğun tadına bakayım.
Ölümde yaşamak gibi midir anne, kurtuluş değil midir?
Suskunluğumu kaldırabilecek bir yer söyle anne.


Ezbere yaşanmaz bu hayat,
Kaderim makûs, dileğim imkânsız.
Kuruyan bağlarım nasıl yeşerecek,
Sızlayan bu yüreğim nasıl dinecek.



Rüzgâradır bu feryadım, gözyaşlarım,
Yine bana döner, yine beni yaralar.
Ondan aldığım bu kor,
Beni durmadan yakıyor.


Babam olsa boş ver, geç derdi,
Ama sen bilirsin ben vazgeçemem.
İki kelimeni esirgeme benden annem.
Mevsimi gelmiş serçemin, uçtu uçacak.


Bulutlara nazım geçmez,
Yıldızlar çoktan unutmuş beni,
Güneşi tanımam, hiç doğmadı üzerime.
Bir sen varsın, bir sen varsın beni anlayan.


Hani düşüp dizimi kanattığımda,
Bana bir merhem verdin ya, kapanmıştı hemen yaram.
İşte şimdi öyle bir şifada kalbime ver, kapansın yarası.
İlişmiş sevdası tüm bedenime, söküp atsam yüreğimi nafile annem.



Kaybolduk, unutulduk işte izbe sevda yollarında,
Tenhaya düştü yüreğimiz, Duvarlara ya yazılan ismimizde silindi.
Sevdaymış, aşkmış...
Boş versene annem hepsi yalanmış.


Hani ismimiz, hani sevdamız
Son bahar gelmeden soldu gülümüz.
Buraya kadar artık, buraya kadar son buldu ömrümüz.
Keşke duysaydın seni seviyorum, bu son sözüm.


//Asırların düşlemediğini, ben gözlerinden istedim//

“Bana Bakmanı”

Bu Şaire Mesaj Yolla

Okunma Sayısı : 238
Tarih : 26.05.2013
(0)